Ne Değişecek?

Resim Tumisu tarafından Pixabay'a yüklendi


Gönüllü karantina altında bir aya yaklaşıyoruz. Sinirlerimiz gergin, bazı geceler uyuma güçlüğü çekiyoruz, evin içinde birbirimize sabretmek giderek güçleşiyor, bazen yapabileceğimiz hiçbir şey kalmamış gibi geliyor, odaklanmakta güçlük çekiyoruz, yakınlarımız için endişeleniyoruz, çocuklarımız için endişeleniyoruz, salgını ciddiye almayan ve kurallara uymayanlara kızıyoruz. Her akşam devlet tarafından açıklanacak salgın bilançosunu bekliyoruz. Açıklanan sayıların içinde olmadığımız için şükrediyor, ertesi gün yine bekliyoruz. Tek tesellimiz tüm dünya ile aynı kaderi paylaşıyor olmak; tek umudumuz hep birlikte kurtulmak. Biliyoruz ki birlikte başaramazsak başarmış olmayacağız.
Herkes çok şey değişecek, dünya artık eskisi gibi olmayacak, diyor. Peki bu uzun süreçte ne öğreniyoruz? Yaşadıklarımız hayatımızda neyi değiştirecek? Doğrusu bu değişimin nasıl olacağını, nelerden vazgeçeceğimizi ya da neleri öğrenmiş olarak yola devam edeceğimizi merak ediyorum. Ya da kimin için, neyin değişeceğini... Kendimde ve sosyal medyada gördüklerimden yola çıkarak değişebilecek ve değişemeyecek olduğunu düşündüğüm şeyleri sıralayayım istedim. Siz de kendi gözlemlerinizle katkıda bulunmak isterseniz yorum bırakabilirsiniz ;)


Önce değişenlerden başlayalım:
Ekşi mayalı ekmek yapabilenler giderek artıyor.
El yıkama ve hijyen konusundaki tutumumuz değişiyor.
Teknolojiyle ilgimiz ve muhabbet biçimimiz değişiyor, güncelleniyor.

Kendimize ayırdığımız zaman, okuduklarımız, izlediklerimiz, dinlediklerimiz konusunda soru işaretleri var. Bunu hep yapanlar yapmaya, zaten yapmayanlar da yapmamaya devam ediyor bence.

Resim Alexas_Fotos tarafından Pixabay'a yüklendi

Peki gerçek anlamda değişecek olan nedir?

Kendini avmlere atamadığı, dışarı çıkıp da alışveriş yapamadığı için can sıkıntısından e-ticaret sitelerinin altını üstüne getiren, bluz, ayakkabı ya da aslında bu günlerde pek de ihtiyacı olmayan bir şey alıp o ürün kendisine ulaşana kadar kaç kişinin salgına yakalanmak pahasına ekmek parası için çalıştığını hesap edemeyen kişi için ne değişecek?

Maskesiz sokağa çıkması yasak olduğu halde mendille ağzını kapatıp metroya binmeye çalışan, kendisinin ya da başkasının virüs taşımasına aldırmayan adam için ne değişecek?

Market kasasının kuyruğunda beklerken -sosyal mesafeyi korumak için öndekiyle arasında 2 metre boşluk bırakmaya çalışan- iki kişinin arasındaki boşluğa pervasızca yerleşip kaynak yapan kadın için ne değişecek?

Yirmi yaşın altındaki çocuk ve gençlerin korunması amacıyla sokağa çıkması yasakken küçücük iki çocuğuyla pazar yerine gelen baba için ne değişecek?

Korunması amacıyla sokağa çıkması yasak olduğu halde muhabbet etmeye parka giden altmış beş yaş üzeri vatandaş için  ve en kötüsü de onu görüp başında aşağı kolonya döken, dürte dürte eve git diyen saygısız .... için ne değişecek?

Aynı fikri, siyasi görüşü paylaşmadığı biri salgın sebebiyle ölünce hakaretamiz bir sevinçle oh! diyebilen vicdansız için ne değişecek?

Vatandaşına yardım etmek için yine vatandaşından yardım toplayan devlet için ne, nasıl değişecek?

Herkesin evde kaldığı ve gergin olduğu bu dönemde aile içinde şiddet gören kadın, çocuk için, öleni korumayan ve öldüreni gerektiği gibi cezalandıramayan, bu durumu engelleyemeyen kurumlar için, öldürmeyi, şiddet uygulamayı hak sayan için ne değişecek? 

"Sokağa çıkmayın" lafını duyar duymaz marketteki, pazardaki tüm makarnaları, tuvalet kağıtlarını, çocuk bezlerini toplayan ve toplamaya devam edenler için ne değişecek?

İlk fırsatta işçisini işten çıkaran ya da zorunlu ücretsiz izin veren patronlar için ne değişecek?

Aykırı her fikri, her sözü, doğru bile olsa işine gelmeyen her haberi cezalandıran kafalar nasıl değişecek?

Kimler, neyi, nasıl değiştirecek?
Benim değişimden yana pek umudum yok, sizin?

Annemi çirkin yapan şey umuttu. Rutubetli, kırmızımsı, durmadan kaşıntı yayan, bu dünyadaki hiçbir şeye yenilmeyen, kirli cildine işlemiş sürekli bir kaşıntıya neden olan, çaresi bulunmayan umut.                 -Altın Köşk Tapınağı, Yukio Mişima











Yorumlar

  1. Sizi anlıyorum. Bir yanım sizinle aynı fikirde. Fakat diğer yanım ikiye bölünmüş. Onlardan biri diyor ki, bu, Çin'de geliştirilmiş, bilinçli ya da bir hata sonucunda ortaya çıkmış biyolojik bir silah. Çünkü Avrupa ve ABD'de Asya ülkelerine kıyasla çok daha fazla etkili. Bilim adamları Koronavirüs'e insan eli değmediğini iddia etse de yaşadığımız durum beni pek tatmin etmiyor. Diğer yanımın ikincisi ise belki daha mantıklı gelecek size. Şöyle ki; Koronavirüs doğal dengenin bozulması neticesinde insanlık alemine büyük zarar vermiş ve ABD dahil pek çok gelişmiş ülkeyi çaresizliğe düşürmüş oldukça bulaşıcı bir mikrop. Eğer böyleyse dünya bundan ister istemez ders almak zorunda. Aksi takdirde çok can kaybı olacak, hatta insan nesli bile tehlikeye girecek bence. Çünkü virüs kısa sürede kendini mutasyona uğratabiliyor ve öyle görünüyor ki birkaç yılda bir yeni tip etkili virüslerle karşılaşacağız bundan sonra. Aşı ya da ilaç bu işin kesin çaresi değil. Virüs dediğim gibi mutasyon neticesinde bu tedbirlere karşı kendini koruyabilir. Ne yapmak lazım o zaman? Yaşantımızda hatta kültürümüzde bazı köklü değişikliklere gitmemiz lazım yaşamak için. Çok şeyin değişmesine gebe geleceğimiz. Mesela sağlık hizmetleri kesinlikle ücretsiz ve bütün vatandaşlara açık olmalı. Sağlık sistemi salgın hastalıklara karşı güçlendirilmeli. Diğer taraftan insanlar hızlı yaşantısını ve lüks düşkünlüğünü frenlemeleri gerekecek. Adalet, fırsat eşitliği, devletin gelirlerinin mümkün olduğu kadar herkese eşit bir şekilde dağılımı konularında olumlu gelişmeler olmak zorunda. Virüsler bunu zorlayacak, elbette kolay bir süreç değil bu ve bunu görmemiz bizim nesil için mümkün değil. Fakat ya bunlar olacak ya da yok olacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir virüs bile dayatıyor olsa diğer yarınızın ikinci sesine kulak verilmesini dilerim. Ama o sesi duymak da dinlemeyi bilen, eğitimli, bencil olmayan kulakların başarabileceği bir iş. Benim de ait olduğum bu toplumun kulaklarının ve vicdanlarının tıkalı, gözlerinin sımsıkı kapalı olduğunu düşünüyorum. En büyük arzum yanılmak :)
      Yorumunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Hangi Şehir Hangi Hikaye