Kayıtlar

bu kitabı okudum etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

2019, İçimdeki Çocuğun Okudukları

Resim
Resim Mystic Art Design tarafından Pixabay 'a yüklendi Yeni yılın ilk pazar gününü çocuk kitaplarına ayırmak istediğimi yazmıştım geçen hafta, verdiğim sözü tutuyorum. İki hafta arka arkaya yazabilmek kendi adıma büyük bir gelişme. Bu yıl bloga daha çok yazı yazacağımın, daha çok buluşacağımızın habercisi olabilir mi acaba? Gerçi Aslı Kotaman K24'te yazdığı son yazısında "Yepyeni bir başlangıç yaptığımızı düşünürken akşam yemeğinde dünden kalanları yediğimiz gün; 1 Ocak 2020" demiş ama yine de bazı değişimler olacaktır diye umuyorum. Gelelim geçtiğimiz yılın çocuk kitaplarına... Öncelikle çocuk kitapları konusundaki tercihimi hemen belirteyim: Mesaj verme, bir şey öğretme, çocuğun ruhsal ve zihinsel gelişimini şekillendirme kaygısı olmayan kitaplar okumayı ve önermeyi yeğliyorum. Bu yazıyı okuyan bir ebeveyn olarak size de aynı şeyi öneririm. Bırakın çocuklar çağdaşlarını, komik ve eğlenceli bulduklarını, merak ettiklerini okusunlar. Eğer şimdi okumazlarsa...

Bu Yaz Ne Okusak?

Resim
Resim rawpixel tarafından Pixabay 'a yüklendi Atölyelerde son okumaları yaparken bir yandan da şu soruyla karşılaşıyorum. Acaba yazın ne okusak? Elbette her okurun okuma tercihleri farklı ama birlikte okuduğumuz kitaplardan yola çıkarak, mevsim rehavetini de göz önüne alarak yıl içinde kendim ve sizler için "okunmak üzere" not ettiğim kitaplardan bazılarını -her yıl olduğu gibi- listeledim. İşte o kitaplar: 1. Sus Barbatus , Faruk Duman Kitaplığımda Faruk Duman'ın neredeyse tüm kitapları var. Henüz iki gün önce Orhan Kemal Roman Armağanı ile ödüllendirilen bu kitap ise yılın öne çıkan romanlarından biri. Sus Barbatus 'u henüz okumadım ama Pirȋ 'nin yeri bende hep başka olacak :) 2. Dünyadan Aşağı , Gaye Boralıoğlu Daha önce Aksak Ritim 'le tanıyıp sevdiğim bir yazar. O da bu yıl yeni romanı ile Duygu Asena Roman Ödülü'nü kazandı. Üstelik Duygu Asena'nın adını taşıyan ödülü erkek egemen bir seçici kurulun vermesi de ironi o...

Kimin Hikâyesidir Anlatılan?

Resim
Bahar kapıyı çalıp mimozalar etrafı sarıya bürüdüğünde ada seferleri de hızlanır. Ben de her bahar yolumu adalara düşürenlerdenim. Hepsini ayrı severim de Burgaz Ada'nın yeri bir başkadır okur yazar takımı için. Burgaz Ada demek Sait Faik demektir; kuşlar, balıklar,balıkçılar, deniz, güneş, rüzgâr demektir; bin öykü, bin bir kelime, bir sızı, İstanbul demektir. Sait Faik Abasıyanık tutkun olduğu yazma işine hayatı boyunca üç kez ara verir: İlkin babasının ölümü, ikinci olarak Medarı Maişet Motoru 'nun toplatılması ve son olarak hastalanması... Toplatılmasıyla yazarını yazmaya küstürecek kadar önem taşıyan Medarı Maişet Motoru 'nun hikâyesi nedir peki? *** Bu yazı romanın özeti değildir ya da konusu hakkında okuyana pek fikir vermeyebilir ki buna özellikle dikkat edilmiştir. Belki bu romanı okumaya özendirebilir  ya da okuduysanız biraz daha derinden bakmaya yarayabilir.*** Öyküleriyle insanı ve doğayı anlamayı ve anlatmayı bir yaşam biçimi olarak gören Sait ...

2018'de Ne Okudum?

Resim
En çok sorulan soruya yanıt olarak, işte geçtiğimiz yıl boyunca okuduğum kitaplar. Roman, öykü, araştırma, biyografi,çocuk kitabı, gezi kitabı... farklı türlerden oluşan yetmiş altı kitaplık bir liste. Bir Yılbaşı Öyküsü, Vladimir Dudintsev Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, Şermin Yaşar Macbeth, Jo Nesbo Bir Fasit Daire, Berna Durmaz Fırtına, William Shakespeare Hırçın Kız, William Shakespeare Macbeth, William Shakespeare Yetişkinler İçin Shakespeare, Foley-Coates Soneler, William Shakespeare Muhteşem Will, Stephen Greenblatt Sen de Kendi Hikayenin Kahramanısın, Kendre Levin İsa'ya Göre İncil, Jose Saramago Cebelavi Sokağı'nınÇocukları, Necip Mahfuz Kabil, Jose Saramago Diablo'nun Günlüğü, Bahar Yaka Siddartha, Hermann Hesse Okuma Üzerine Yakın Okumalar, Carmen Callil Labirent, Burhan Sönmez Yirminci Yüzyıl Filmini İzlediğim Akşam..., Kazuo Ishiguro Ficciones, Jorge Luis Borges Eyvah Kitap, Mine Soysal Karşı Pencere, Sevim Ak Seksek, Julio Cortazar ...

Okudum: Ölü Kelebeklerin Dansı

Resim
Ölü Kelebeklerin Dansı by Hüsnü Arkan My rating: 3 of 5 stars Ölü Kelebeklerin Dansı , Hüsnü Arkan'ın 1998 yılında yayımlanan ilk romanı. Benim elimde Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan basımı var. Özellikle kapak tasarımını beğendiğimi belirtmeden geçmeyeyim. Yazarın ilk romanı, benim de okuduğum ilk kitabı olduğu için diğer eserleriyle herhangi bir karşılaştırma yapamam. Alegorik anlatımlardan hoşlandığım için de Ölü Kelebeklerin Dansı özellikle ilgimi çeken bir roman oldu. Roman ölümünden on altı gün sonra anılarını yazmaya başlayan, daha doğrusu yaşadığı günlerden anımsadıklarını yazmaya başlayan ama ölü olduğunu bir türlü kabul edemeyen Haldun'un hikayesini kendi ağzından anlatıyor. Böylece okur da Haldun'la birlikte bir ölüler dünyasına, bir yaşayanlar dünyasına gidip geliyor. Felsefi açılımları olan metnin arka planında denizin ayırdığı iki bölgede yaşayan insanların yaşam biçimlerinin farklılığı ortaya konuyor. Güneyde yaşayanlar yoksul, aç, sefil; Haldun'...

Okudum: Puşkin Tepeleri

Resim
Puşkin Tepeleri by Sergei Dovlatov My rating: 3 of 5 stars Davlatov'un Puşkin ve Gogol öykülerinden fazla ileri gidemediğini düşünüyorum. Ancak bu roman benim okuduğum ilk ve kendi hayatından izler taşıyan kitabı. Diğer eserlerinde daha farklı anlatılar ortaya çıkmış olabilir. Arka kapaktan: "Boris Alihanov, henüz hiçbir kitabını yayımlatmayı başaramamış, beş parasız bir adam olarak soluğu Puşkin Tepeleri Millî Parkı'nda alır. En azından yaz boyunca biraz para kazanacak, alkol probleminden kurtulacak ve hayatını düzene sokacaktır. Kızıyla birlikte Amerika'ya yerleşme planları yapan eski karısından uzakta, Puşkin'i tanımak isteyen turistlere parkı gezdirecektir. Puşkin Tepeleri, "zorluklar ve güzellikler sunan hayata sanatkârane bir bakış"ın romanı. Saf gündelik yaşamı kurguya dönüştürme gücüyle Rusların büyük yazarları arasında yerini alan Dovlatov, mizahın hüzne bile ne denli yakıştığını da gösteriyor Puşkin Tepeleri'nde. Sergey Dovlatov'un ...

Okudum: Kelebeklerin Yazı

Resim
Kelebeklerin Yazı by Adriana Lisboa My rating: 3 of 5 stars 2003 yılında Jose Saramago ödülü alan bu roman iki kız kardeşten birinin yaşadığı ensestin hayatlarını nasıl şekillendirdiğini anlatan dramatik bir hikaye. Hikaye edilen olayın ağırlığı ve yaşamların dramatik dönüşümü okurda iz bırakıyor. Buna rağmen yazar cümlelerini gereğinden fazla uzatmaya, anlattığı sahneleri tekrarlamaya gereksinim duymuş. Bence bu da anlatımı zayıflatıyor. Romanların ve öykülerin içinde yer alan sanat eserlerinin kimi zaman hikayenin gelişimine eşlik etmesi, kimi zaman bir leit motif oluşturması ya da dikkatli okurun keşfedeceği göndermeler en çok hoşuma giden detaylardır. Örneğin Tabucchi'nin Ters Yüz Oyunu ve Leyla Erbil'in Cüce isimli romanının içinden bakan Velázquez'in Nedimeler tablosu; Jose Saramago'nun Körlük isimli romanının içine sakladığı Bruegel'in Körler tablosu ya da Hasan Ali Toptaş'ın Kuşlar Yasına Gider romanında dinlediğimiz türküler anlatıyı, duyguyu g...

Okudum: Montano Hastalığı

Resim
Montano Hastalığı by Enrique Vila-Matas My rating: 4 of 5 stars Zor bir kitap Montano Hastalığı , hakkında söz söylemek pek de kolay değil. Gördüğü her şeyi sürekli edebi bir alıntıyla ya da kavramla ya da yazarların yaşamıyla eşleştirmekten mustarip Rosario yakalandığı bu "edebiyat illeti"nden kurtulma çabasındadır. Kitabın ilk bölümünde oğlu Montano'nun yakalandığı yazar tıkanıklığına çare bulmaya çabalayan Rosario'nun durumunun aslında oğlundan pek de farklı olmadığını ilerleyen bölümlerde daha iyi anlarız. Yazar / anlatıcı roman ilerledikçe önceki bölümde ne anlatmak istediğini, ne anlatmakta olduğunu, bu metni yazma amacını da anlatır; anlatırken de kendi üzerine düşünür, yorum yapar; diğer yandan hep olduğu gibi edebiyat metinlerinden alıntılarla kendi düşüncelerini mühürler. Rosario'nun yakalanmış olduğu "edebiyat illeti"nin başkaları da farkındadır. Eşi Rosa onun edebiyatın içinde boğulduğunu düşünürken arkadaşı Tongoy bu hastalığı kendisinin ...

Okudum: Körlük

Resim
Körlük by José Saramago My rating: 5 of 5 stars José Saramago okumayı en sevdiğim yazarlardan biri. Söylemek istediği şeyleri öyle güzel simgeleştiriyor ki okuma süreci neredeyse bir sürek avına dönüşüyor. Körlük yazarın en bilinen, üzerinde en çok konuşulan eseri. Bu payeyi de hak ediyor. Kırmızı ışıkta bekleyen bir sürücünün aniden kör olmasıyla başlayan körlük bir salgın halinde yayılır. Herkes büyük bir korkuyla sıranın ne zaman kendisine geleceğini beklemektedir. Sonunda herkes kör olduğunda tek gören göz bir kadındır. Saramago evrensel bir sorunu görebilmemiz için "Körlük" ü yaratır. Hikayede kahramanların isimleri, ırkları, milliyetleri, olayın geçtiği şehir belli değildir. Hepsi isimsizdir, hepsi kördür. İçinde yaşadığımız modern çağın, toplumsal hiyerarşinin, önyargılarımızın, alt üst olmuş değerlerimizin sorgulamasıdır okuduğumuz. "Ölümsüz değiliz, ölümden kaçamayız ama hiç olmazsa kör olmaktan kaçınmalıyız" Kendi adıma romanı ve Saramago'nun söyl...

Okudum: Çukur

Resim
Çukur by Andrei Platonov My rating: 4 of 5 stars Klasik roman kurgusunun çok dışında okuması oldukça meşakkatli ama okudukça zevk veren bir metin Çukur . Okumadan önce Platonov ve yazını hakkında biraz araştırma yapmak romanın içine girebilmek için yerinde olur, diye düşünüyorum. Metaforik olmasa bile simgeleştirilmiş kavramlarla oluşturulmuş bu metin kitaba adını veren çukurun etrafında dönüyor. Proletaryanın birlikte yaşayacağı çok büyük bir binanın temel çukurunu kazan işçiler, planı yapan mühendis, kimsesiz bir kız çocuğu ve yolu o çukura düşen Voşov... Her biri için başka anlamlar ifade ediyor çukur. Her biri o çukurun anlamını, üzerine inşa edilecek binanın getireceği mutluluğu düşünüyor. Kahramanımız ise bütün bunların içinde hayatın anlamını ve mutluluğun ne olduğunu arıyor. View all my reviews

Okudum: Demir Ökçe

Resim
Demir Ökçe by Jack London My rating: 4 of 5 stars Demir Ökçe 1908 yılında yayımlandığında çağının önünde bir distopya olarak edebiyat tarihinde yerini bulmuş bir eser. London kuramcı olmamasına rağmen büyük bir öngörüyle, faşizmin ve ona hizmet eden kapitalist düzenin ayak seslerini duymuştu. Yazarın kurguladığı üç yüzyıllık Demir Ökçe dönemi ve özellikle anlatılan yirmi yılı neredeyse bugünün dünyasını bile daha iyi anlamamızı sağlayacak özellikte. Yazar bir taraftan kapitalizmin nasıl işlediğini, sisteme muhalefet edenlerin nasıl ezildiğini gözler önüne sererken, diğer taraftan da ABD’de oligarşik bir tiranlığın nasıl yükseldiğini anlatıyor. Elbette yazdığı eserde sosyalist görüşlerini de net biçimde ifade ediyor. Bugünlerde okumak daha ilginç ve anlamlı olabilir. View all my reviews

Okudum: Uyanan Güzel

Resim
Uyanan Güzel by Jale Sancak My rating: 4 of 5 stars Jale Sancak bu kez çok sevdiği İstanbul'un romanını yazmış. Vahide ve Adrian'ın aşklarına ev sahipliği yapan İstanbul'un sokaklarına dikilen metal duvarlar, iklim değişikliğinin sebep olduğu fırtınalar, insanlarının yaşadığı toplumsal sıkışmışlık her paragrafta hissettiriyor kendini. Kent bu kadar kaotik olduğu halde içinde yaşanan aşklar, gençlerin yükselen sesleri her bölümde umuda davet ediyor okuru. Yazar daha önceki romanında olduğu gibi bu romanda da kadını anlatıyor, kadının kendini bulmasını, özgürlüğünü, cinselliğini, birey oluşunu keşfetmesini hikaye ediyor. Vahide uyanıyor. Romanı bölen ara metinlerle ise İstanbul'un uzak tarihine doğru bir yolculuğa çıkarıyor okuru. Bu yolculuk elbette ana hikayeye paralel bir duygu içeriyor. Aynı zamanda okuru İstanbul'un ilk kurulmaya başladığı eski çağlardan bugüne getiriyor. Söylemeden geçmek olmaz. Jale Sancak'ın büyülü dili de hikayeyi bir kat daha güzelleş...

Okudum: Profesör Kant'ın En Çılgın Günü

Resim
Profesör Kant'ın En Çılgın Günü by Jean Paul Mongin My rating: 4 of 5 stars Okullarda ağırlıklı olarak okutulması gereken en önemli derslerden biri felsefe olmalı. Felsefenin temeli soru sormak olduğuna ve ancak düşünen beyin soru üretebileceğine göre gerçek eğitim düşünmeyi ve felsefeyi öğretmektir bence. Çıtır Çıtır Felsefe serisinin keyifli kavramsal kitaplarının ardından oğlumla birlikte Küçük Filozoflar serisine başlamaya karar verdik. Yayınlanma sırasına göre okuduğumuz bu serinin ilk kitabı Profesör Kant'ın En Çılgın Günü. Kısa sürede okuduk, Kant'ı tanıdık, onun ne üzerine düşündüğünü anladık. Hikayeleştirme, sayfa tasarımı ve resimleme gerçekten çok başarılı. Çocuklarınızla birlikte okumanızı ve felsefeye onların gözüyle bakmanızı öneririm. View all my reviews

2017'de Ne Okudum?

Resim
Bozkırkurdu, Herman Hesse Ahmaklık Üzerine, Robert Musil Üç Kadın, Robert Musil Kuşlar Yasına Gider, Hasan Ali Toptaş Genç Werther'in Acıları, Johann Wolfgang Von Goethe Pessoa Pessoa'yı Anlatıyor, Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı, Fernando Pessoa Akılsız Sokrates, Mehmet Fırat Pürselim Ters Yüz Oyunu, Antonio Tabucchi Yaşama Uğraşı, Cesare Pavese Ay ve Şenlik Ateşleri, Cesare Pavese Küçümseme, Alberto Moravia Yolun Gölgesi, Behçet Çelik Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu, Italo Calvino Baudolino, Umberto Eco Eleştirel Okuma, Emin Özdemir Kelimeler Şehri, Alberto Manguel Okumalar Okuması, Alberto Manguel Zihinde Bir Dalga, Ursula K. Le Guin Gezgin, Kule ve Kitapkurdu, Alberto Manguel Kapalı Çarşı, Fuat Sevimay En Eski Yüz, Pelin Buzluk Madame Curie, Eve Curie Dalgın Dağlar, Gürsel Korat Madame Curie Saplantılı Deha, Barbara Goldsbith Sek Sek, Julio Cortazar Biz Hayır Diyoruz, Eduardo Galeano Görme Biçimleri, John Berge...

Okudum: Üç Kadın, Robert Musil

Resim
Üç Kadın by Robert Musil My rating: 5 of 5 stars Çok katmanlı, çok incelikli, müthiş öyküler. Her üç öykü de kadınlar üzerinden erkeklerin benlik arayışı üzerine odaklanıyor. Öykülere isimlerini veren kadınlar tarafından aldatıldıklarına dair duydukları derin şüphe erkeklerin sürüklendiği bir varoluş sorgulamasına dönüşüyor. Yazarın ruh çözümlemeleri, karakter analizleri, çaresizlik, kaygı duygularını ifade biçiminde kullandığı üslup, kahramanın içinde bulunduğu şüphenin fiziksel yansımalarının betimlemesi çok etkileyici. Okunmalı. View all my reviews

Huzursuzluğa Dair

Resim
Huzursuzluğun Kitabı by Fernando Pessoa My rating: 5 of 5 stars Huzursuzluğun Kitabı, Pessoa'nın yarı-heteronim dediği Bernardo Soares isimli bir karakterin kendi hayatını anlattığı bir roman gibi düşünülse de kahraman ve yazar birbirini çağrıştıran kimlikler olduğundan metin boyunca Soares ile birlikte Pessoa'nın da sesini duyuyoruz. Pessoa'nın hayata, kendine, Lizbon'a, mitolojiden felsefeye, edebiyattan dil kuramına, inançtan siyasete, aşka, cinselliğe, varoluşa, evrenin oluşumuna, psikolojiye dair düşüncelerini döktüğü, evirip çevirdiği anlatılar. 1913 yılında üzerinde çalışmaya başladığı bu kitaptaki metinleri ölmeden bir yıl öncesine dek parça parça yazmış. El yazmalarının saklı olduğu meşhur sandık açıldıktan sonra, dağınık metinler bir araya getirilmiş ve 1982' de Portekiz'de yapıt ilk kez olarak basılmış. Zaman içinde yeni bulunan metinlerin eklenmesi, el yazmalarında yanlış okunmuş yerlerin düzeltilmesiyle yeni basımlar yapılmış. Dünya edebiyat tari...