Kayıtlar

Dante'den Cahit Sıtkı'ya Otuz Beş Yaş

Resim
Resim  Waltteri Paulaharju  tarafından  Pixabay 'a yüklendi Hepimiz biliriz o dizeleri. Kimimiz anne babadan duymuştur kimimiz arkadaştan ya da bir sahafta, kitapçıda karıştırdığımız sayfalarda rastlamışızdır. Belki de evdeki şiir köşesindeki kitapların arasında saklıdır. Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şiir, okumayı çok sevdiğim ama yazma ve üzerine kelam etme cesaretimin olmadığı bir tür. Bu yazı da şiir üzerine değil, Cahit Sıtkı’nın Otuz Beş Yaş şiirindeki Dante ismi ve etkisi üzerine zaten. Şair şiirin ilk dizesine otuz beş yaş ve Dante’yi anarak başlıyor. O zaman biz de önce Dante hakkında konuşalım. İtalyancanın ve İtalyan edebiyatının babası sayılır Dante. Düşündüklerini gerçekleştirmek, inandığı yolda yürümek için mücadele eden, çile çeken, yıllarca sürgün yaşayan sonunda ölümlü olduğunu bildiği bu dünyada ölümsüzlüğü yakalamış bir şair. Aynı zaman

Kelimelerin Ağır Geldiği Yıl

"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi." Bana 2023 nasıl bir yıldı, diye soracak olsalar sanırım Charles Dickens'tan bu alıntıyla yanıt verebilirim. Çok güzel anların ardından büyük acılar yaşadığım, andan ana, duygudan duyguya sürüklendiğim bir yıldı. Instagram hesabımda 365 günü tek tek sayar gibi hissettim kendimi, diye yazdım. Bazen günler geçmek bilmedi bazen içimdeki keder öyle büyüdü ki ne zaman bahar geldi bilemedim. Sevinçler hep daha kısa sürüyor zaten.  İşte o günlerde kitaplara daha

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Resim
  Evet, sonunda beklediğimiz yaz geldi. Hatta bugünden sonra bayram bile gelmiş de geçiyor olacak. Tatil mevsimi başlayınca bana en çok sorulan soru "Bu yaz ne okuyalım?" olur. Ben de genellikle kendi okuma planımdan esinlenerek kısa bir liste veririm. Ama bu kez pek hazırlıklı değilim. Zor bir kış oldu benim için; kayıplar, üzüntüler, telaşlar oldu. Yaz gelsin, biraz dinleneyim, üzerimdekileri atayım derken şimdi de başka telaşlar peşindeyim. Malumunuz kentsel ve rantsal dönüşüm özellikle İstanbul'da hızla devam ediyor, çarpılanlardan biri olarak kısa bir süre içinde hem kendi evimi taşımak hem annemin evinin taşınmasına destek olmak zorundayım. Ardından da üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasından sonra yaşanacak süreç bizi bekliyor. Ne diyelim her şey sağlıkla, neşeyle olsun elbet dinlenecek bir zaman buluruz. Hadi o zaman kitaplardan bahsedelim. 29 Ekim 2023'te Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız için Gergedan Kitabevi'nde yaptığım atölyelere Ekim&

Ne Hissediyorum Ne Düşünüyorum

Resim
  Dün son yirmi yılın en önemli seçimi vardı. Oldukça çekişmeli, renkli, zaman zaman şiddete dayalı seçim döneminden sonra geldiğimiz noktada nihayet bir değişimin olacağına çok inanmıştık. Gençler ve kadınlar değiştirecekti bu yorgun, yılgın, yozlaşmış sistemi. Akşam olduğunda sevinmeye hazır geçtik ekranların başına ve ilk birkaç saatin sonunda izlemekle izlememek, ağlamakla öfkelenmek arasında gidip geldik. Televizyon kanallarına kafa tuttuk, sosyal medyayı topa tuttuk ama sonucu değiştiremeyeceğimizi zaten biliyorduk. Ne umdum ne buldum, ne hissediyorum ne düşünüyorum? Bugün oturup kalkıp bu soruları soruyorum kendime. Mesaj gruplarını, sosyal medyayı, siyasetçilerin söylediklerini, fikirlerini önemsediğim kişilerin düşüncelerini okuyorum, dinliyorum. Bana gelen mesajlara yanıt veriyorum.  Sonunda kendimle dertleşir gibi buraya yazmaya karar verdim.  Yirmi bir yıl önce iktidara gelenler sistematik olarak ülkemizin değerlerini, ilkelerini, maddi ve manevi varlıklarını yozlaştırdılar

Masumiyetini Kaybetmemiş Bir Şehirden Notlar

Resim
İnsan kimi zaman gittiği bir şehri özler. 2016'da gezip gördüğüm, tadına vardığın Sinop'a dair bir zamanlar Vagon Dergi'de yayımlanan yazımdır. Gitmem gerektiğine ne zaman karar verdim bilmiyorum. Sinop, uzun zamandır görmem gereken yerler listesinin ilk sıralarındaydı. Sonunda Gökçeada’ya da birlikte gittiğim arkadaşlarımla üç ay önce oluşturduk rotamızı. Beni Sinop’a çekenin sadece meşhur cezaevi olduğunu söyleyemem. Belki zaman zaman kulağıma çalınan Sinop’a dair güzellikler, belki Karadeniz’in en az bilinen şehirlerinden biri oluşu, belki çocukluk arkadaşım Sema’nın anlattığı Sinop, belki atalarımın atalarının ruhu. Sinop’a vardığımızda sabah 07.00 sularıydı, hayat henüz başlamamıştı. Kahvaltı etmek için aklımıza ilk gelen yer meşhur Tarihi Yalı Kahvesi oldu. Surların etrafını dolaşıp kahveye vardığımızda bize bakan altı çift ihtiyar gözle karşılaştık. Kahvenin emekli müdavimleri sabahın o saatinde çoktan yerleşmişlerdi sandalyelere. Üstelik yiyecek bir şey de yoktu, si

Bir Film, Bir Hayat, Birçok Yalan

Resim
Uzun zamandan sonra ilk kez bugün sinemaya gittim. Beyaz perdenin o büyülü dünyasını çok özlemişim.  Hangi filmi izledim?  Korsaj Öncelikle dönem filmlerini izlemeyi sevdiğimi söyleyerek başlamalıyım Korsaj'dan ve Sisi'den bahsetmeye. Bu filmi izleyene kadar Sisi ya da tam adıyla Elisabeth Amalie Eugenie, pek tanıdığım bir isim değildi, güzelliğiyle nam salmış bir imparatoriçeden başka bir anlam ifade etmiyordu benim için. Filmi izledikten sonra fırsat bulur bulmaz hayatı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için biraz araştırma yaptım ve Sisi'nin hayatının da Prenses Diana ya da Marie Antoinette gibi görünenden, anlatılandan, yakıştırılan sıfatlardan çok farklı bir hikayesi olduğunu öğrendim. Elisabeth Amalie Eugenie, Bavyera Dükü Maximillian Joseph'in dördüncü çocuğu olarak 1837'de dünyaya gelmiş, diğer kraliyet mensuplarının aksine Dük, aristokrasinin katı kurallarına ve yaşam tarzına pek de bağlı değilmiş. Elisabeth, doğayla iç içe bir yaşam sürmüş on beş yaşı

2022 Okuma Listesi

Resim
Fotoğraf, Bologna Salaborsa Kütüphanesinde çekildi ;) Geri sayım başladı, yarın gece yeni umutlarla başımızı yastığa koyacağız. Bugünden yarına mucizevi bir değişiklik olmasa da dilerim ki hepimiz için güzel günlerin başlangıcı olur 1 Ocak 2023. Adettendir ya hepimiz az çok geçtiğimiz bir yıl içinde neler yaptığımız düşünür, kendimizce bir değerlendirme yaparız. Ben de daha önce yaptığım gibi (Pandemi süresince yapmadığımı da yeni fark ettim :) bir kitap listesi yaptım. Bir kısmını atölyelerde olmak üzere 68 kitap okumuşum. "Ne okudun," diye merak edenlere ya da "Ne okusam," diye soranlara işte listemiz. 👇 Mucizevi Mandarin, Aslı Erdoğan Bozkır Çiçekleri, Selçuk Baran Bu Kitabın Yazarı Öldü, Bahar Yaka Bilinmeyen Adanın Öyküsü, José Saramago Ölülerle Uzlaşmak, Margaret Atwood Narziss ve Goldmund, Hermann Hesse Venedik'te Ölüm, Thomas Mann Sanatçının Kendine Yolculuğu, Nilüfer E. Güngörmüş Sevilen, Toni Morrison Karanlığın Yüreği, Joseph Conrad Kuzeye Göç Mevsim