Dolma Pişti mi?*

1970’ler Türkiye’nin en zor, en çalkantılı dönemlerinden biriydi. Her alandaki politik ayrışma keskinleşmiş, sağ ve sol arasındaki iletişim neredeyse tümüyle kesilmiş, şiddet ve terör günlük olağan haber haline gelmişti. Sanatçıların ise kendilerini yaşadıkları kaotik ortamdan ayrı düşünmesi beklenemezdi. Edebiyatçılar da bu çatışma ortamının içinden yazmaya başladılar. Öne çıkan “toplumcu gerçekçi” anlayış ile yazan pek çok öykücü ve romancı işçilerin, emekçilerin, yoksulların hayatlarına pencere açtılar. Öğrenci olaylarını, 71 darbesini, devlet baskısını anlatırken seslerini biraz daha yükseltmişlerdi. Aynı dönemde Muzaffer İzgü mizahi bir dille yazdığı öyküleriyle kendini gösterdi. Gözlerini yoksul bir ailede dünyaya açan İzgü’nün öykülerinde ve romanlarında çok erken yaşlarda atıldığı hayat mücadelesinin izlerini görürüz. Mizah yazarı olarak tanınmış olsa da özellikle yoksul hayatları anlatan romanlarında neşeyle hüzün iç içedir. Sade ve akıcı dili sayesinde gülmeceyi me...