Edebiyatın İçinde Felsefeyi Aramak

Edebi metinler üzerinde konuşurken incelemesini yaptığım romanların/öykülerin yalnızca anlatılan hikâyelerden ibaret olmadığını çok sık anımsar ve anımsatırım. Düşünceler büründükleri biçimler aracılığıyla konuşur. Okuduğumuz sayfada karşımıza çıkan tablo, kahramanın mırıldandığı melodi, ayrıntılarıyla betimlenmiş bir mimari ya da zihnimizde soru işaretleri oluşturan cümleler, insanlığın kolektif belleğinden süzülüp yazarın kaleminden hikâyenin içine planlı ya da plansız karışır, o metni sağlamlaştırır, unutulmaz yaparlar. Felsefe, filozoflar ve düşüncelerinden ibaret değildir tıpkı yazarlar ve yazdıkları metinlerin sadece hikâyelerden ibaret olmadığı gibi. Felsefe düşünmeye, anlamaya, sorgulamaya niyetli bireylerin ve tabii toplumların ortaya koydukları düşünsel bir değişim sürecindeki tartışmaların kendisidir. Siyasi ve toplumsal hareketlerin, büyük dönüşümlerin temelinde; temel hak ve özgürlüklerin tanınmasında ve demokrasinin gelişiminde; insanın bilinçlenmesinde, doğru düşünebilme...