Ye, Dua Et, Sev
http://www.ted.com/talks/lang/tur/elizabeth_gilbert_on_genius.html
Uzun zamandır sinemada film izlememenin verdiği hasretle bugün kendimi sinemaya attım. Ne kadar uygun bir gün seçmişim. Kasvetli, yağmurlu, boğucu bir havadan kurtulup sinemanın büyülü karanlığında keyif yaptım. Salonda yalnızca dört hanım olduğumuzu baştan söylemeliyim. Keşke daha çok olsaydık!
Elbette daha çok kadınların izlemekten hoşlanacağı bir film olduğunu anlatmaya gerek yok. Aslında başarılı ve mutlu olduğu sanılan bir kadının kendi hayallerinden uzak düştüğünde, sevdiği insanlar için yaşamayı seçtiğinde nasıl mutsuz olduğunu, ardından kendini nasıl bulduğunu anlatıyor hikaye. Film başlar başlamaz dikkatimi çeken ilk şey müzikleriydi. Müzikler gerçekten müthiş...
Hepimizin bildiği, okuduğu, bazılarımızın bizzat yaşadığı şeyleri sinema perdesinde yeniden izliyoruz. Ama Julia Roberts'ın sevimliliği, içtenliği ve muhteşem manzaralar eşliğinde. Filmi, İtalya ve Hindistan sahneleri, İtalyan yemeklerinin iştah açıcı görüntülerini görmek için bile izlemelisiniz ve bir de müziklerini dinlemek için.
Ben kendi adıma bu filmi izlerken çok keyif aldım. Bana hayatımı değiştirmekten nasıl korktuğumu, korkularımın zamanla nasıl birer kabusa dönüştüğünü hatırlattı. Bir kez daha hayatımın amacını bulabildiğim için şükrettim. Ketut'un dediği gibi, hayat ara sıra aşkla bozulması gereken bir dengeden başka nedir ki?
Hayatınızın aşkını, dengenizi bulmanız ve kaybetmemeniz dileğiyle...
Yiyelim, Şükredelim ve Sevelim :))
26.10.2010
Yorumlar
Yorum Gönder