Okumak ya da Okumamak: "Kayıp Zamanın İzinde"


2019 yılı bahar aylarında Gergedan Atölye'de son toplantılarımızı yaparken bir Proust dalgası dolaşmıştı odanın içinde. Dalgayı başlatan atölyemizin müdavimlerinden Canan Hanım'dı. Okur muyuz, okumaz mıyız diye düşünürken o dalgaya kapılıp "Evet," demiş buldum kendimi. O yaz Proust okumakla geçti. Benim için Proust okumak sadece Kayıp Zamanın İzinde'yi okumakla biten bir iş değil. Anlatmak üzere okuduğum her kitabın ve yazarın çevresinde onlarca kez dönüp iç içe geçen bir sürü okuma çemberi çizdiğimi söylersem abartmış olmam. Başta Mehmet Rifat'ın yazdıkları olmak üzere o büyük romana geçmeden o kadar çok şey okudum ki neredeyse kitabın hangi cildinde ne var, nasıl anlatıyor, metnin içinde nelerle karşılaşacağım, hepsini biliyordum. Oysa romanı okumaya başladığımda pek de düşündüğüm gibi olmadı. Anladım ki yazarın sunduğu evren benim düşündüğümden çok daha katmanlıydı.
2019 Ekim'inde Gergedan Kitabevi'nin arka odasında yirmi kişilik bir yolculuktu Kayıp Zamanın İzinde. Doğrusu okurken çektiğimiz tüm zorluklara değen bir atölye oldu. Hem Proust'un edebiyatı hakkında hem Proust ve dönem hakkında çok şey öğrendik, keşfettik, eğlendik. Yazarın sunduğu o renkli dünyanın tadını çıkardık. Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum, Proust okuyup üzerinde düşünmek öyle bir iz bırakıyor ki bir okur olarak daha sonraki bütün  okumalarınıza da katkı yapıyor. Çağrışım, bellek, zaman, anımsama üzerinde düşündükçe bir hikȃye anlatma sanatı olan edebiyatın içindeki yolculuğunuz da daha derinleşiyor. 
Kayıp Zamanın İzinde'yi okumak gerçekten zor çünkü Proust mektupları da dahil olmak üzere uzun ve yoğun yazan biri. Yazdığı her şeyi en ince ayrıntısına kadar tarif etmeyi, anlatıyı bir resim ya da yontu gibi elle tutulur hale getirmeyi seviyor. Yalnızca yayımlanmış kitaplarına baktığımızda yaklaşık on bin sayfalık bir metinle karşılaşıyoruz. Yazdığı mektuplar yirmi ciltten fazla. Aslında yazdıkları anlaşılmaz ya da karmaşık değil ama kalabalık. Bugünün hızını öngörmüşçesine bir an durmayı, etrafa bakmayı, gördüğümüz her şeyi sindirmemizi, belleğimize kazımamızı isteyen bir yavaşlıkta anlatan, bu nedenle de tüm duyuları önemseyen bir yazar. Renkleri, dokuları, tatları, sesleri, kokuları anlatısının içinde onun hissettiği biçimde hissedebilmeniz için yazmış. Yüzyıllara meydan okuyan bütün klasik eserlerde olduğu gibi okurundan zaman ve dikkat rica ediyor. 
Tıpkı roman kahramanı Marcel gibi Proust da elinden kaydığını fark etmediği yaşamı an be an geri getiremeyeceğinin bilincinde olarak çağrışımlar yoluyla zamanı yakalamaya çalışmış. Bu çaba felsefe, sanat, tarihle biçimlenmiş muhteşem bir roman olarak ortaya çıkmış. Roman boyunca zamanın akışı içinde değişen insanı, istem-dışı bellek fikrini, zamanı yenerek ölüme meydan okuyabilenin sanat olduğunu anlatmış ve göstermeye çalışmış Proust.
Hakkında ciltlerce inceleme yazılan, tezlere araştırmalara konu olan, okunamazlığı konusunda edebiyat efsanesi haline gelen bu romanı bir blog yazısıyla anlatmam mümkün değil. Ama mademki bu yazıyı yazdım o zaman yedi kitaptan oluşan bu dev eserin her bir kitabında neler olduğuna dair kısa bir özet vereceğim tabii.

Bu arada YKY'nin yeni kitap kapakları pek güzel 



1.Kitap: Swann'ların Tarafı
Üç bölümden oluşur. İlk bölüm anlatıcı-kahramanın Paris'in dışında küçük bir taşra kasabası olan Combray'de geçen çocukluk izlenimleridir. İkinci bölüm ise Combray'de komşuları olan Swann ile Odette'in aşkını ve evliliğe varan ilişkilerini anlatır. Üçüncü bölümde başrolde Paris vardır ama anlatıcı-kahramanın gitmek istediği yerlerle ilgili hayallerini okuruz. Birbirinden farklı bu üç bölüm romanın devamında hep bazı düğümleri çözmemizi sağlayacaktır. 

2.Kitap: Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Bu kitapla Proust 10 Aralık 1919’da Goncourt Ödülü’nü kazanır. İlk bölümde Odette'i ona tutkuyla bağlanan anlatıcı-kahramanın gözünden izleriz. Bir yandan da yeni karakterlerle tanışırız. İkinci bölümde bu kez Balbec'te büyükannesiyle tatilde olan anlatıcı-kahraman hem yeni karakterlerle hem de meşhur Albetine ile tanıştırır bizi.

3.Kitap: Guermentes Tarafı:
Bana göre okunması en zor kitap bu. Burjuva dünyası ile aristokratların dünyasını tüm ayrıntılarıyla anlatırken isimler başınızı döndürebilir :) Özel adların büyüsüne kapılması, yazarlık yeteneğini sınaması bize içindeki snobizmin ipuçlarını verir.

4.Kitap: Sodom ve Gomorra
İçinde yaşadığı topluma çok yakından bakan anlatıcı-kahraman aristokratların, eşcinsellerin, burjuvaların yaşamını anlatır. Dreyfus Meselesi de ilk kez bu kitapta karşımıza çıkar.

5.Kitap: Mahpus
1923'te Proust'un ölümünden sonra yayımlanır. Aşk ve tutsaklık meselesinin öznesi olan Albertine ile anlatıcı-kahraman arasındaki ilişki kitabın ana konusudur.

6.Kitap: Albertine Kayıp
Evden kaçan Albertine'i arama çalışmaları yapılmaktadır. Onu bulmak umudu tükenirken anlatıcı-kahraman sevgilisinin geçmişini de araştırmaya devam eder. Annesiyle Venedik'e gider ve Giotto'nun freskleriyle karşılaşır.

7.Kitap: Yakalanan Zaman
Proust, eserini son bölümünü romanı yazmaya karar verdiği ilk yıllarda yazmıştır. Kitabın özelliği zamanın gerçekten yakalanıp yakalanamadığıyla ilgili sorular ve kelimenin tam anlamıyla her şeyin alt üst olmasıdır.

Buraya dek okumuşsanız yazının, Proust'un ve dev roman Kayıp Zamanın İzinde'nin ilginizi çektiğini düşünüyorum. Bu romanı okumak isteyen ama birlikte okumayı ve incelemeyi tercih eden sevgili okurlardan gelen talep üzerine Proust atölyesini tekrarlıyoruz. Okumak zaman alacağı için şimdiden duyurmak istedim.



►Atölye Ocak 2022'de Gergedan Kitabevi'nde olacak ve 4 hafta sürecek.
Hafta içi ve akşam saatlerinde olmasını planlıyorum.
Elbette çevrimiçi (online) yapıyoruz atölyemizi. 

Atölye programımız da şöyle...
  3 Ocak Pazartesi  19.00 - Marcel Proust'un yaşamı ve yazma serüveni, romanın konusu
10 Ocak Pazartesi  19.00 - Kayıp Zamanın İzinde (bakış açısı, zaman, mekan, karakterler)
17 Ocak Pazartesi  19.00 - Kayıp Zamanın İzinde (izlekler, çatışmalar, çağrışımlar)
24 Ocak Pazartesi  19.00 - Kayıp Zamanın İzinde (sanat, bellek, tarih, felsefe)

►Bilgi almak ve kayıt olmak için "Gergedan Kitabevi"ni arayabilirsiniz
   ☎     0216 350 2766
        0549 609 5546
   📧   bilgi@gergedankitabevi.com





Son olarak Swann'ların Tarafı'ndan bir alıntıyla bitirelim:
“…Geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş, zihnin hakimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacağı duygunun) içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır” 




 


Yorumlar

  1. Çok güzel bir program. Katılmayı düşünüyorum ama saati biraz zor. Tam yemek vakti veya mutfak toplama saati. Saat 20.00 de başlasa ne iyi olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılabilirseniz çok güzel olur. Saat konusunda haklısınız ama katılmak isteyen herkese uygun saati bulmak imkansız gibi. Zaman zaman ben de hem kendi düzenlediğim hem de katılımcı olduğum atölyelerde aynı sorunla karşılaşıyorum. En güzel yöntem o saatlerde kendimizi izinli ilan etmek. Haftada 1 gün birkaç saat için Proust ile Paris'e kaçacağız, sadece dört kez :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Aldatan Kadınlar ve Yazan Erkekler