Her Gün Bir Parça Eksiliyoruz!

İstiklal Kitabevi kapanıyormuş!
Haberi duyduğum zaman bir hüzün çöktü üzerime. İstiklal Caddesinde yürürken, gideceğim yere geç kalmak pahasına, uğramadan geçemediğim tek adres orasıdır. İçeri girdiğinizde her yerden fırlayan hikayeler, yazarlar fısıldayarak kendilerine doğru çekerler sizi. Büyülenmiş gibi raftan rafa dolanırsınız. Ortada yeni çıkan, çok satan kitaplar kümesi kolunuza yapışır. Ben daha çok köşelere saklanan utangaç eserlerin peşine düşerim İstiklal’de. Bilseniz neler neler bulup keşfetmişimdir kendime göre… Üstelik çok da güzel bir anım var; kapağında ismim olan ilk kitap Büyülü Yolculuk’u bir kitapçı rafında ilk kez gördüğüm yerdir orası. Nasıl da heyecanlanıp, şaşırmıştım. Koskoca İstiklal Kitapevi’nde satılıyordu kitabımız, az şey mi?
Böyle vedalar eksiklik duygusunu çoğaltıyor içimde. Tanıdık yüzler, yerler, sokaklar değişiyor, kayboluyor. Kimiyle vedalaşıyorum, kimiyle vedalaşmaya fırsat kalmadan izini kaybediyorum. Elbette gidenler gibi gelenler de oluyor, hayatıma yeni insanlar, yeni mekanlar da katılıyor. Lakin köklerimden vazgeçmek her daim zor geliyor. Yeni sürgünler kökleninceye dek beklemek, tanımak, tanışmak zaman alıyor.
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Okumak ya da Okumamak: "Kayıp Zamanın İzinde"

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Bir Ölünün Defteri - Halid Ziya Uşaklıgil