Hep Gitmek İsterim Ben


Gitmek isterim kendimi bildiğimden beri ve gidemeyişlerimin yasını tutarım. Arkama bakmadan, ardımda bırakarak her şeyi ve dahi herkesi, gitmenin hayalini kurarım. Nereye, neden gittiğimi düşünmeden gitme fikri kanımı kaynatır, zihnimi kavurur. Hep gitmek isterim ben.
Bir akşamüzeri, günün aydınlığı akşamın karanlığına bulanmamışken henüz, şehrin en güzel, en telaşlı saatlerinde, insanlar gecenin büyüsüne kapılırken ben gitmek isterim. Trafik tıkanır bütün köprülerde, vapurlarda yorgun bir hüzün yol alır, hafif bir rüzgâr saçlarımı karıştırır, sokak lambaları yanar birer birer, gözlerim nemli.
Bir kelebek kanatlanır içimde rengârenk, naif, uçarı ve bir o kadar heyecanlı. Arkama bakmadan, ardımda bırakarak dünü, yarını, bugün gitmek isterim. Kimsesiz ve kimse olmaktan ırak, rüzgârın, denizin, erguvanların olduğu bu şehirden gitmek isterim.
Tanımadığım apartman komşularının gözlerinden uzak, sarı sarmaşık güllerin sardığı kemerli bahçe kapısından çıkarak, anahtarı almadan, elimde küçücük bir bavul bile olmadan gitmek isterim.
Gidemem. Anne, diyen o incecik sesle dönerim geriye.

Haziran 2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Okumak ya da Okumamak: "Kayıp Zamanın İzinde"

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Bir Ölünün Defteri - Halid Ziya Uşaklıgil