Arada bir takılıyorum burada. Atölyelerden, kitaplardan, hal ve gidiş gelişten bahsediyorum.
Sevgililer Günü Dünyanın Tüm Öyküleriyle Dolsun :)
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Dünya üzerinde hiç bir öykü yoktur ki içinde aşk olmasın. Dünya Öykü Günü ile Sevgililer Gününün aynı tarihi paylaşmaları çok yakışıyor. Aşk dolu öyküler dileğiyle...
2019 yılı bahar aylarında Gergedan Atölye'de son toplantılarımızı yaparken bir Proust dalgası dolaşmıştı odanın içinde. Dalgayı başlatan atölyemizin müdavimlerinden Canan Hanım'dı. Okur muyuz, okumaz mıyız diye düşünürken o dalgaya kapılıp "Evet," demiş buldum kendimi. O yaz Proust okumakla geçti. Benim için Proust okumak sadece Kayıp Zamanın İzinde 'yi okumakla biten bir iş değil. Anlatmak üzere okuduğum her kitabın ve yazarın çevresinde onlarca kez dönüp iç içe geçen bir sürü okuma çemberi çizdiğimi söylersem abartmış olmam. Başta Mehmet Rifat'ın yazdıkları olmak üzere o büyük romana geçmeden o kadar çok şey okudum ki neredeyse kitabın hangi cildinde ne var, nasıl anlatıyor, metnin içinde nelerle karşılaşacağım, hepsini biliyordum. Oysa romanı okumaya başladığımda pek de düşündüğüm gibi olmadı. Anladım ki yazarın sunduğu evren benim düşündüğümden çok daha katmanlıydı. 2019 Ekim'inde Gergedan Kitabevi'nin arka odasında yirmi kişilik bir yolculuktu Ka...
Cenk Hikâyeleri’ni ilk kez 1986 yılında Remzi Kitabevi yayınlamış. Elimdeki 2010 yılında Metis’ten çıkan on ikinci basım. Kapak resmi Fatma Tülin Öztürk tarafından bu eser için özel olarak yapılmış. Ne yazık ki öyküye hak ettiği değeri vermeyen okurlarımızın yirmi dört yılda da olsa bir öykü kitabını on ikinci basıma taşımış olmaları ne mutlu. İçinde altı öykü barındıran bu kitaptaki her hikâye iki kahramanın birbirleriyle mücadelesini ve bir yandan da kahramanların kendileriyle hesaplaşmalarını anlatıyor. Her kahraman diğerine ayna tutuyor. Murathan Mungan’ın sade ama incelikle işlediği dili, yeni ve eski kelimeleri ustalıkla kullanması, gereksiz diyaloglardan kaçması her öykünün tadına tat katıyor. Bir kitabı okurken onun içine girebilmek, o anı yaşayabilmek önemlidir. Mungan’ın öykülerinde çizdiği atmosfer öyle güçlü ki, yağmurdan sonra topraktan çıkıp burnunuza dolan buğuyu sayfaların arasında hissedebiliyorsunuz. İlk öykü, Şahmeran’ın Bacakları… Elbette bir Şahmeran ö...
KARA KAPLI DEFTERİN KARA YAZILARI Bir Ölünün Defteri ’ni tutuyorum elimde, içim ürperiyor. Ne bulacağım içinde dersiniz? Yarım kalan hayaller ve yaşanamamış bir hayat mı, saadet ve umut dolu yazılar mı? Elbette ikincisini yeğlerim ama yazar Halit Ziya olunca birincinin cevabını bulacağınız su götürmez. Servet-i Fünun yazarları gibi o da melankoli ve dram sever çünkü. Hatta acı var mı acı repliğiyle sorarsanız, size evet der. Bir Ölünün Defteri , Osman Vecdi adlı kahramanın günlüğüdür. Vecdi günlüğünde, halasının kızı Nigar’a olan aşkını anlatır. Çocukluk yıllarından başlayarak ele aldığı anılarını, Nigar ve arkadaşı Hüsam ile tanışıklıklarını ve onlara karşı hissettiklerini kaleme alır. Eser bu şekliyle Genç Werther’in Acıları’ nı hatırlatıyor sanki. İkisi de günlük biçiminde yazılmış ve sevdiğine kavuşamamış melankolik kişilikleri ele alıyor. Werther’in dramla biten aşk hikâyesine benzer biçimde noktalanıyor Vecdi’nin hayatı. Vecdi’nin günlüğünü Hüsam tanıtır bizlere. H...
Yorumlar
Yorum Gönder