Günlüğüm - 13

Her gün içmek zorunda olduğum küçük kırmızı haplarım var benim. Bazen boğazıma yapışıp kalır bir tanesi; ne su, ne ekmek parçası, ne defalarca yutkunmak fayda etmez. Orada öylece durur ve yerini belli eder bana. Kısa bir süre sonra kendiliğinden kayıp gider ama bu kez ben yokluğunu bile fark etmem. İşte öyle takılı kalan bir şey var içimde, küçük ama yerini belli ediyor. Yokluğunu fark etmediğim bu his varlığıyla beni örseliyor. Huzursuzluk hali, diyorum ben bu duruma. Huzursuzum; ellerim fazla geliyor sanki kollarıma, parmaklarım benim değilmiş gibi, ayaklarım ayakkabının içinde büyüyüp çeperlerini zorluyor. Aldığım hiç bir nefes yetmiyor ciğerlerime, yürüdüğüm yollar kafi gelmiyor arkamda bıraktıklarıma. Sesim kendi kulaklarıma yabancı, attığım çığlığı kimse duymuyor. Salyangoz gibi kabuğuma çekilip bir duvarda asılı kalmak istiyorum. Üstüme basıp da ezmezlerse ya da vurup düşürmezlerse eğer yağacak ilk yağmurla yenilenmeyi umuyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Okumak ya da Okumamak: "Kayıp Zamanın İzinde"

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Bir Ölünün Defteri - Halid Ziya Uşaklıgil