Ubor Metenga Buluşmaları - Tomris Uyar
Salon hıncahınç dolu. Hatta merdivenlerde bile oturanlar var. Herkes Tomris Uyar için burada. Hem öyküsünü okuyacağız hem geçmiş doğum gününü kutlayacağız.
"Dikkat! Kırılacak Eşya" öyküsü 1980 de Yürekte Bukağı isimli kitabında yayınlanmış. Yazar bu öyküde farklı bir teknik kullanmış. Ayfer Tunç, bu tekniği "karşılıksız diyalog" olarak isimlendirdi. Yayınladığı günlüklerinden (Gün Dökümleri, Günlükler) öğrendiğimize göre Tomris Uyar 1970-1980 arasında yazdığı öykülerin sıradan faşizm ve cinsellik temalı olduklarını ve bu imgelerle değerlendirilmelerini istemiş.
Bu öyküyü yeni ve yeniden okuyacaklara, Ayfer Tunç, Murat Gülsoy ve Yekta Kopan'ın tartıştığı, uzlaştığı noktaları kısa başlıklar halinde sunuyorum. Belki bu kez daha farkı bir okuma olur :)
* Metinde göze çarpan ilk çatışma, bir sınıf meselesi olduğu; burjuva hayatın eleştirisi.
*Öykü de kadınsı imgeler özellikle vurgulanmış. Bu vurgu, kadının o dönemdeki yerini belli ediyor ve toplumun kadına bakışını özetliyor. Öykünün kahramanı çevresindeki kadınlar tarafından seviliyor, korunuyor ama o kadınlara nasıl bakıyor?
*Teknik olarak kullanılan karşılıksız diyalog, kahramanın sesini duyuruyor bize. Bu durum kahramanın aslında karşısındaki kişiyi de duymadığını yalnızca kendi sesine odaklandığını belirginleştiriyor. İçerik ve biçim tam olarak uyuşuyor.
*Sesini duymadığımız kişi yani diyaloğun sessiz kişisi, ideal insan motifi olabilir.
*Öykünün kahramanı bize Oğuz Atay karakterlerini anımsatıyor aslında. Tutkunu olduğu güven duygusu için kendi özlemlerinden vazgeçiyor. Ancak karşısına çıkan eski arkadaşı, sınıfından duyduğu huzursuzluğu anımsatıyor ona.
*Metinde sıradan faşizmin insan üzerindeki etkisini görüyoruz; aşağıdan gelen, kendiliğinden oluşan bir faşizm burada öne çıkan.
*İç seslerde okuduğumuz "sözcüklerden korkma" durumu da dönemin faşist iktidarının topluma saldığı konuşma korkusuna gönderme yapıyor.
Özetle, bu öykü bir hesaplaşma metni diyebiliriz.
Keyifli okumalar dilerim.
"Dikkat! Kırılacak Eşya" öyküsü 1980 de Yürekte Bukağı isimli kitabında yayınlanmış. Yazar bu öyküde farklı bir teknik kullanmış. Ayfer Tunç, bu tekniği "karşılıksız diyalog" olarak isimlendirdi. Yayınladığı günlüklerinden (Gün Dökümleri, Günlükler) öğrendiğimize göre Tomris Uyar 1970-1980 arasında yazdığı öykülerin sıradan faşizm ve cinsellik temalı olduklarını ve bu imgelerle değerlendirilmelerini istemiş.
Bu öyküyü yeni ve yeniden okuyacaklara, Ayfer Tunç, Murat Gülsoy ve Yekta Kopan'ın tartıştığı, uzlaştığı noktaları kısa başlıklar halinde sunuyorum. Belki bu kez daha farkı bir okuma olur :)
* Metinde göze çarpan ilk çatışma, bir sınıf meselesi olduğu; burjuva hayatın eleştirisi.
*Öykü de kadınsı imgeler özellikle vurgulanmış. Bu vurgu, kadının o dönemdeki yerini belli ediyor ve toplumun kadına bakışını özetliyor. Öykünün kahramanı çevresindeki kadınlar tarafından seviliyor, korunuyor ama o kadınlara nasıl bakıyor?
*Teknik olarak kullanılan karşılıksız diyalog, kahramanın sesini duyuruyor bize. Bu durum kahramanın aslında karşısındaki kişiyi de duymadığını yalnızca kendi sesine odaklandığını belirginleştiriyor. İçerik ve biçim tam olarak uyuşuyor.
*Sesini duymadığımız kişi yani diyaloğun sessiz kişisi, ideal insan motifi olabilir.
*Öykünün kahramanı bize Oğuz Atay karakterlerini anımsatıyor aslında. Tutkunu olduğu güven duygusu için kendi özlemlerinden vazgeçiyor. Ancak karşısına çıkan eski arkadaşı, sınıfından duyduğu huzursuzluğu anımsatıyor ona.
*Metinde sıradan faşizmin insan üzerindeki etkisini görüyoruz; aşağıdan gelen, kendiliğinden oluşan bir faşizm burada öne çıkan.
*İç seslerde okuduğumuz "sözcüklerden korkma" durumu da dönemin faşist iktidarının topluma saldığı konuşma korkusuna gönderme yapıyor.
Özetle, bu öykü bir hesaplaşma metni diyebiliriz.
Keyifli okumalar dilerim.
Sevgili Fatma Hanım,
YanıtlaSilNotlarınızı okurken, "Sevgi ve bilgi paylaşıldıkça çoğalır." sözü dönüp durdu..
Duyarlılığınıza TEŞEKKÜRLER...
Sevgilerimle,