Kelimelerin Ağır Geldiği Yıl
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi."
Bana 2023 nasıl bir yıldı, diye soracak olsalar sanırım Charles Dickens'tan bu alıntıyla yanıt verebilirim. Çok güzel anların ardından büyük acılar yaşadığım, andan ana, duygudan duyguya sürüklendiğim bir yıldı. Instagram hesabımda 365 günü tek tek sayar gibi hissettim kendimi, diye yazdım. Bazen günler geçmek bilmedi bazen içimdeki keder öyle büyüdü ki ne zaman bahar geldi bilemedim. Sevinçler hep daha kısa sürüyor zaten.
İşte o günlerde kitaplara daha çok sığındım demek isterdim ama o da olmadı. Kelimeler ağır geldi, kimi zaman okuduğum hikayede kayboldum yine de okudum. Çünkü okumanın mutlaka iyi geleceğine hep inandım, ta çocukluğumdan beri.
Burayı da çok çok uzun zamandır ihmal ettim ve son yazıma bakınca sanki listeler yayımlayan bir sayfa gibi görünüyor. Olsun, bu yılın listesini de yazayım, burada dursun. İşte bu yıl okuduğum kitapların listesi ve birkaç not.
Bir Ölünün Defteri, Halit Ziya Uşaklıgil
Halit Ziya 1892'de yazdığı bu romanı önce tefrika etmiş hatta zaman içinde de dilini sadeleştirme yoluna gitmiş. Bir uzu öykü ya da kısa roman diyebileceğimiz bu hikâye bir aşk üçgeni gibi görünse de iki farklı bakış açısıyla anlatılan metnin çoğunda kahraman tarafından yazılan bir anı defterinden okuyoruz olanları. Biraz melankolik ama dönemini yansıtan güzel bir hikaye.
Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yakup Kadri'nin kendi gözlemlerine dayanarak yazdığı bir roman bu. Milli Mücadele döneminde Eskişehir'in bir köyünde yaşayan eski bir subayın gözünden anlatılan hikaye bildiğimiz hikayelerden biraz farklı. Cesur ve fedakar köylü romantizminden uzak.
Ölmüş Bir Kadının Evrek-ı Metrukesi
Okuyun mutlaka. Tabii ki bir melodram ama yine de bir kadın tarafından yazılan bir kadın öyküsü. Kahramanımız Fikret aşık olduğu adamın evli ve çocuklu olduğunu öğrenince ondan kaçar. Oysa kader ağlarını çoktan örmüştür bile. Birkaç yıl sonra çok daha zor şartlar altında karşı karşıya geleceklerdir. Dizilerimizin kısa bir özeti gibi ama zaten Güzide Sabri'nin pek çok eseri filme de çekilmiş.
Ufuk Çizgisi, Antonio Tabucchi
İtalyan Edebiyatını çok seviyorum. Tabucchi de sevdiğim yazarlardan biri. Onun aydınlık ve karanlık arasındaki belirsizliği anlatışı her zaman beni cezbediyor. Ufuk Çizgisi de benlik ve kimlik üzerine ufuk çizgisinin belirsizliğinde ilerleyen bir roman.
Baharlar Açarken, V. Blasco Ibanez
Biz Ibanez'i Mahşerin Dört Atlısı ile tanıyoruz. Aslında kendisi pek üretken bir yazarmış ama Türkçede pek tutunamamış, diyelim. Keyifli bir aşk hikayesi diyelim. Benim için müze olan evini görmeye Valensiya'ya gittiğim Ibanez'in edebiyatını daha iyi tanımak için okunan bir romandı.
Bütün İsimler, Jose Saramago
Don Jose'nin bir ismin peşinde kendini aradığı bir roman. Bir Saramago. İkinci hatta üçüncü kez bile olsa okunmaz mı?
Kimlik, Milan Kundera
İnsanlar farklı zamanlarda farklı kimliklere sahip olabilirler, kendilerini bir şeyle özdeşleştirirken, başka şeyi dışarıda bırakabilirler. Öyle mi acaba? Milan Kundera, her zamanki gibi rastlantılar, yanlış anlaşmalarla kurduğu olay örgüsüyle okurunu gözetlemeye davet ediyor. Gözetlemeye diyorum, okuyunca anlayacaksınız.
Hanna ve Kızları, Marianne Frederiksson
Kendini Arayan İnsan, Rollo May
Yaratıcı benlik konusunda yazılmış ilginç bir kitap.
Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi, Umberto Eco
Yine İtalyan Edebiyatı, üstelik de Eco. Tabii ki muhteşem bir hikaye. Bir hafıza hikayesi ama Eco'nun bir göstegebilim profesörü olduğunu düşünürsek çizgi romanlar ve filmler üzerinden yenilenen toplumsal hafızanın bir dökümü diyebiliriz. Neredeyse bir ansiklopedik bir roman.
Palomar, Italo Calvino
Italo Calvino okumak kolay değil ama okuyup da bakışını anlamaya çalıştıkça aşık olmamak da mümkün değil. Palomar kendi içinde bütünlüğü olan paramparça bir metin tıpkı diğer Calvino romanlarında olduğu gibi. Palomar bir gözlemci, gözetleyici hatta başlı başına bir göz olduğunu bile söyleyebilirim.
Görme Biçimleri, John Berger
Yoksa siz daha okumadınız mı/izlemediniz mi? https://www.youtube.com/watch?v=q8IrtwUuIJM
Gömülü Dev, Kazuo Ishiguro
Zamanımızın Bir Kahramanı, Mihail Lermontov
Mahcubiyet ve Haysiyet, Dag Solstad
Parasız Yatılı, Füruzan
Bir Son Duygusu, Julian Barnes
Nefret Arkadaşlık Flört Aşk Evlilik, Alice Munro
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde, Olga Tokarczuk
Merak unsuru ve ritmi hiç azalmadan ama edebiyattan da ödün vermeden ilerleyen bir roman. Kitabın ilginç ve uzun ismi William Blake'in "Cennet ve Cehennemin Evliliği" eserinde yer alan Cehennemin Atasözleri bölümünden geliyor. Konusu, bir cinayet ya da işlenmiş cinayetin gizemi olarak tanımlanabilirse de ekolojik kaygı, insanın doğaya karşı acımasızlığı da ayrı bir yön çiziyor.
Hüznün Fiziği, Georgi Gospodinov
Bu labirentin içinde dolanmak bana çok iyi geldi diyebilirim. Bence bir ya da iki kez değil sindirerek çok kez okunacak bir roman.
Mektupların Romanı, Mihail Şişkin
Harika bir mektup roman ama biraz farklı ve şaşırtıcı. İki karakter, iki farklı zaman, iki hayat hikayesi. Yazar kavramsal olarak da zamanı ikiye ayırıyor: İlki, ikilinin kendine ait olan; ikincisi ise ayrılığın ve savaşın hakim olduğu zaman.
Dünyanın Uğultusu, Behçet Çelik
Güvercinler Gittiğinde, Merce Rodoreda
Çok güzel bir romandı, bayıldım :)
Katalin Sokağı, Magda Szabo
Macar Edebiyatı da sevgililerimden bir başkası. Özellikle Szabo'nun hikaye anlatma biçimini çok beğeniyorum. Karakterleri çok gerçek ama aynı zamanda gerçekliğin dışında bir yanları da var sanki.
Tonio Kröger, Thomas Mann
Yengeç Yürüyüşü, Günter Grass
Ama Fareler Uyurlar Geceleyin, Wolfgang Borchert
İskenderiye Dörtlüsü - Justine, Lawrence Durrell
İskenderiye Dörtlüsü - Balthazar, Lawrance Durrell
İskenderiye Dörtlüsü - Mountolive, Lawrence Durrell
İskenderiye Dörtlüsü - Clea, Lawrence Durrell
Aslında İslenderiye Dörtlüsü, bütünüyle bir yazı konusu olmayı çok çok hak ediyor. Ben de yazmak istiyorum ama ne zaman... Bu dörtlüde özellikle Justine ön plana çıkıyor olsa da her kitabın kendine ait bir dokusu, sembolizmi ve matematiği var. Ayna sembolizmi ve görme duyusu çok belirgin olmasına rağmen bir yandan da kırılmalarla belirsizlik duygusu güçlendiriliyor. Böylece ikinci kitabın başında değinilen Einstein'ın görelilik teoremiyle metnin yapısı arasındaki ilişki de güçleniyor. Şöyle sindirerek keyifle okunacak romanlardan :)
Justine, Marquis De Sade
İskenderiye Dörtlüsü'nü okuduktan sonra bu kitabı okumamak olmazdı. Okudum, bitti!
Fransız Teğmenin Kadını, John Fowles
Uyanış, Kate Chopin
Sessiz Ev, Orhan Pamuk
Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez
Deniz, John Banville
İlk kez okudum ve okuduğum hikayeyi çok sevdim. Eşini kaybetmiş bir adamın, çocukluğuna, gençliğine dönerek, hayatının farklı dönemlerini anlattığı dikkatle okunması gereken bir roman. Bir bellek yoklaması.
Ev, Tülin Azar
Romanın başlangıcında biraz zorlansam da sonra kolayca aktı metin. Güzeldi.
Medici Ailesi, Tim Parks
Tim Parks'ın kaleminden Rönesansın en önemli figürlerini okumak büyük bir keyifti.
Mahur Beste, Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler, Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar
Dört Tanpınar eserini arka arkaya okumak hafif bir gıda zehirlenmesine yol açmış olabilir ama atölyeler güzel oldu bence ;)
O Gün için Bir Şemsiye, Wilhelm Genazino
Dün, Agota Kristof
Ankara, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Üç İstanbul, Mithat Cemal Kuntay
Bir Göçmen Kuştu O, Ayla Kutlu
Hayatını Değiştirmelisin, RachelCorbett
Malte LauridsBrigge'nin Notları, Rainer Maria Rilke
Muhteşem Gatsby, Scott Fitzgerald
Gecenin Sonuna Yolculuk, Louıs-Ferdinand Celine
Aeneis, Vergilius
İlahi Komedya, Dante
Oblomov, Gonçarov
Hayali Yerlerden Yemek Tarifleri, Alberto Manguel
Yemek yapmak konusunda meraklı olmasam da Alberto Manguel tarafından kurmaca eserlerinden alınıp dönüştürülerek üretilen reçeteleri okumaya hiçbir itirazım olmaz.
Babil Kulesi Kitabı, Mahir Ünsal Eriş
Cadı Ağacı, Ayla Kutlu
Cüret, Neslihan Önderoğlu
Cemile, Cengiz Aytmatov
Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye, Mustafa Orman
Kuşatma, Füruzan
Bütün Dünlerimiz, Natalia Ginzburg
Alice Harikalar Diyarında, Lewis Carroll
Felsefe 101, Paul Kleinman
Temel bilgileri tekrar etmek ve tozunu almak iyidir.
Listedeki bazı kitapları ikinci hatta üçüncü okuyuşum. O hikayeyi daha iyi anlamak, içine nüfuz etmek için bu tekrar okumaların çok değerli olduğunu düşünüyorum ancak başka bir yönü de bildiğim sularda yüzmenin verdiği güven duygusu gibi kendimi o hikayeye teslim edebilmek. Çocukların aynı masalı defalarca dinlemekten sıkılmaması gibi.
Umarım araya fazla açmadan yeniden buluşabiliriz.
Yorumlar
Yorum Gönder