Dante'den Cahit Sıtkı'ya Otuz Beş Yaş

Resim Waltteri Paulaharju tarafından Pixabay'a yüklendi

Hepimiz biliriz o dizeleri. Kimimiz anne babadan duymuştur kimimiz arkadaştan ya da bir sahafta, kitapçıda karıştırdığımız sayfalarda rastlamışızdır. Belki de evdeki şiir köşesindeki kitapların arasında saklıdır.

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şiir, okumayı çok sevdiğim ama yazma ve üzerine kelam etme cesaretimin olmadığı bir tür. Bu yazı da şiir üzerine değil, Cahit Sıtkı’nın Otuz Beş Yaş şiirindeki Dante ismi ve etkisi üzerine zaten. Şair şiirin ilk dizesine otuz beş yaş ve Dante’yi anarak başlıyor. O zaman biz de önce Dante hakkında konuşalım.

İtalyancanın ve İtalyan edebiyatının babası sayılır Dante. Düşündüklerini gerçekleştirmek, inandığı yolda yürümek için mücadele eden, çile çeken, yıllarca sürgün yaşayan sonunda ölümlü olduğunu bildiği bu dünyada ölümsüzlüğü yakalamış bir şair. Aynı zamanda siyasetçi, düşünür ve eylem insanı. İtalyan dilinin kurucusu olan Dante siyasetçi ve düşünür olarak İtalyan kimliğine ve İtalya Birliği’nin devlet haline gelmesine de büyük katkı sağlamıştır.

1307-1321 yılları arasında yazdığı İlahi Komedya 700 yaşında hâlâ bir baş yapıt. Dante’nin yaşadığı yıllarda İtalya’daki ozanlar Latince konuşup Latince yazmayı bir üstünlük sayarlarmış. Sürgün yıllarında halkın konuştuğu farklı şivelerin tek bir kökten geldiğini fark etmiş ve eserlerinin çoğunda İtalyancayı kullanmış. Yapılan eleştirilere rağmen Latince yerine İtalyanca yazmayı yeğlediği İlahi Komedya halen bu dilin en büyük eseri olarak dikkat çeker. Bugün konuşulan İtalyancadaki kelimelerin yüzde doksana yakınının İlahi Komedya’da bulunduğunu söyler bazı dilbilimciler.

Terza rima denen üçlüklerden oluşan büyük eserin tümünde aynı düzen hakimdir ve ilk kez şair tarafından kullanılmıştır. İlahi Komedya’nın tamamı 14233 dizeden, 33’er kantodan oluşan üç bölüm ile bir de açılış kantosundan oluşur. Hiç bozulmadan devam eden ritmik yapısıyla on iki binden fazla kelime tekrarsız olarak geçer şiirin içinde. Her dize 11 heceden meydana gelir. Dolayısıyla eser hem içerik hem de biçim olarak teslis inancına gönderme yapan sembollerle örülmüştür.

Convivio (Şölen) isimli eserinde insan ömrünü yetmiş yıllık bir yay olarak ifade eden Dante, İlahi Komedya’nın açılış kantosunun ilk üçlüğünde der ki:

Yaşam yolumuzun ortasında

Karanlık bir ormanda buldum kendimi,

Çünkü doğru yol bitmişti.

Bu dizelerle birlikte okuru kendisiyle bir yolculuğa çıkmaya çağırır. Yolculuk 1300 yılı 7 Nisan Perşembe’yi 8 Nisan Cuma’ya bağlayan gece başlar. Tam da insan ömrünün ortası kabul ettiği otuz beş yaşında, ahlaki değerlerin olmadığı, günahkâr bir ortamda yolunu şaşırmıştır. Tüm günahların affedileceği jübile yılında çıktığı bu yolculuk 14 Nisan Perşembe günü sona erer. 1300 yılı Hristiyan Kilisesi’nin ilk jübilesidir, Papa 8. Bonifacio her yüz yılda bir kilisenin jubile yapacağını açıklamıştır. Eserin en önemli motifi rüyadır.   Bu yolculukta elinden tutup kendisine rehberlik edecek kişi olarak Roma İmparatorluğu’nun kuruluş destanı Aeneas’ı yazan Vergilius’u seçmiştir. Yanlışlar içindeki İnsanlığı simgeleyen karanlık ormanda yolunu yitiren Dante; aklın, mantığın ve felsefenin simgesi Vergilius’un yol göstericiliği ve kurtarıcılığı ile doğru yolu bulmak için Cehennem, Araf ve Cennet’e doğru yol almaya başlar.  Birlikte Cehennem’in ve Araf’ın tüm katlarından geçerler. Araf’ın ardından Cennet’e vardıklarında bu kez Beatrice karşılar Dante’yi. Yeni Hayat adlı eserinden bildiğimiz kadarıyla Dante dokuz yaşındayken komşuları Portinari’lerin sekiz yaşındaki kızları Beatrice’i ilk kez görür ve yaşamı boyunca sürecek melankolik bir aşka tutulur. Dante, on sekiz yaşında Beatrice’i bir kez daha görür, fakat sevgisini ona hiçbir zaman söyleyemez. Beatrice, bir bankacıyla evlenecek ve evlendikten iki yıl sonra ölecektir. Dante artık onu evli kadınlara verilen “Madonna” ismiyle çağırmaya ve eserlerinde yer vermeye başlar. İlahi Komedya’nın Cennet bölümünde rehberi Beatrice’dir. Dante’ye Cennet’te eşlik ederek onu Tanrı’nın sevgili kullarının “kutsal bir gül” oluşturdukları onuncu katın eşiğine dek getirir. Cehennem pişmanlığı, Araf arınışı, Cennet ise esenliğe ulaşmayı temsil eder.   Dante, dünyevi iktidarı temsil eden Vergilius ile ruhani gücü temsil eden sevgilisi Beatrice arasında gidip gelen ve doğru yolu bulan insandır.



Cahit Sıtkı ve çağdaşı şairler için ölüm insanın doğduğu anda mahkûm olduğu bir gerçektir. Şaire göre bütün korkular hayal, görünenler ise rüyadır. Otuz Beş Yaş şiirinde ortasına geldiğini varsaydığı ömrünü, bedenindeki ve yaşamındaki değişiklikleri çıplak gözle izler. Korkuya, inanca ya da metafizik bir fikre kapılmaktan uzaktır. Bir yandan da bu yüzleşme yalnızlık ve mutsuzluk hissini ortaya çıkarır. Yine de ölüm fikrine teslim olmayacak kadar yaşama sevgisiyle doludur ve der ki:

Kapımı çalıp durma ölüm,

Açmam;

Ben ölecek adam değilim.

Cahit Sıtkı için ölüm, her mihnete razı gelerek kaçmaya çalıştığı, zaman zaman isyan etse de kaçınılmaz bir son olarak kabullendiği, ilahi bir başlangıç değil bireysel bir son, hiçliktir. 

Otuz Beş Yaş şiiri Dante’nin İlahi Komedya’sında olduğu gibi yaşamın bir yola benzetildiği, yaşam ve ölüm karşıtlığının ortaya konduğu bir izlekle ilerler.  Dante’nin eserindeki ilk üçlüğe atıfta bulunarak şiirinde hayatı 35.yaşın ortada olduğu üç dilime ayırır.

Yaşanmış olan yıllar (34 yaşa kadar), orta yaş olan 35, yaşanacak olan yıllar (35’den yetmişe kadar olan yıllar). Orta yaşı temsilen otuz beş yaşında bedeninde ve yaşamında ortaya çıkan değişimleri anar, ne kadar ağlayıp sızlasa da gençliğin geri gelmeyeceğinden bahseder. Bu değişiklikler kabullenmekte zorlanır, o zamana kadar gençliğini yansıtan aynalar dostuyken artık gün be gün şakaklarındaki akları, yüzündeki çizgileri göstermeye başlamasıyla düşmanı olacaklardır. Gençlik anıları uzaklaşmakta, dostlarla bağları kopmakta ve giderek yalnızlaşmaktadır. Hayatın yükü artık daha ağır gelmeye başlayacaktır. Ayva, nar ve sonbahar imgesiyle hayatın son demlerine atıfta bulunur.

Simgesel olarak bakarsak şair bu şiiri beşli dizelerden oluşan yedi kıta şeklinde otuz beş dize olarak yazmıştır. Her dizede on bir hece vardır. Her kıtanın 1., 3. ve 5. dizeleri ile 2. ve 4. dizeleri kendi aralarında kafiye oluşturur.

İlahi Komedya’da da Otuz Beş Yaş şiirinde de simgesel düzlem burada bahsettiğimizden çok daha derindir. Üzerine sayfalarca yazılabilir. Hem 14.yy’dan gelen Dante hem de 20.yy şairi Cahit Sıtkı otuz beş yaşı yaşam yolunun ortası olarak ifade eder. Yaşam için yol metaforunu kullanırlar. İki şair de ilk aşklarına göndermede bulunurlarken o Cahit Sıtkı için hayal meyal anımsanan şeylerden biri, Dante içinse ona cennette rehberlik eden kutsal bir varlıktır. Dante için ölüm dini inancına uygun biçimde bir yer değiştirme iken Tarancı için tek namazlık bir saltanattan başka bir şey değildir.

İnsan yaşamın bir döneminde geriye dönüp bakma, hayatı, geçmişi sorgulama gereği duyar. Yaptığı hatalar, vazgeçtikleri, vazgeçemedikleri, başarıları, başarısızlıkları bir bir sıraya girip gözünün önünden geçer. Bu hesaplaşma yaşamın günlük rutinlerinden, sorunlarından çok daha derin bir temele dayanır aslında; hayatın kendisine. Bireyin, hayatın içinde nasıl var olduğuyla ilgili sorgusudur bu. Başkalarının biçimlendirmesiyle gelinen yaştan sonra kendi olabilme, doğru yolu bulabilme çabasıdır. Aynı zamanda kalan ömrün kutsanmasıdır. İşte bu kutsama Dante için karanlık bir ormanda başlayarak gözlerinin ışıktan kamaştığı Tanrı katına uzanan bir yol iken Tarancı için delikanlılık çağındaki cevherin tükendiği, uyanamadığı bir uykudan sonra tek namazlık saltanat süreceği taht olan musalla taşında bitip kaybolacak olan yoldur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Hangi Şehir Hangi Hikaye