Günlüğüm - 21
Selim İleri ile Sözünü Sakınmadan
Benim akıl defterime yazdıklarımı merak ederseniz işte notlarım:
- Yirminci yüzyılın sonlarından beri türler arasındaki keskin ayırımların ortadan kalktığını düşünüyor. Yazar yazılması gerektiğini düşündüğü şeyi yazar biçim sonradan gelir, bu bazen roman olur bazen öykü bazen başka bir şey...
- Eleştirmenlerin kendilerinden kurtularak (bu noktada Selim İleri yazarla eleştirmen arasında ilişkiye atıfta bulundu: arkadaşlık, küskünlük, kızgınlık gibi duygusal sebeplerin eleştirmenin o yazarın eserine bakışını etkilememesi gerektiğini söyledi.) esere nesnel yaklaşabilmelerini istiyor (benim notum; kim istemez ki :)
- Selim İleri üzerinde çalıştığı metni kurgularken ilk beslendiği kaynağın kendisi oluğunu, çalışma ilerledikçe edebiyattan beslenmeye devam ettiğini söylüyor. (Bu noktada kendi izlenimimi belirtmek istiyorum: Genelde okuduğum ve izlediğim bütün yazar söyleşilerinde aynı şeyi duyuyorum.)
- Bugün insanın kendisini deştiği otobiyografik anlatımlar öne çıkıyor. Selim İleri bu durumun sebebi olarak klasik kurgunun 19. yüzyıl Rus edebiyatıyla zirveye çıkması ve tamamlanmasını görüyor. O metinlerle yarışmanın artık mümkün olmadığını düşünüyor.
- Semih Gümüş'ün Selim İleri hakkındaki bir saptamasını da belirtmeden geçmek istemiyorum. Selim İleri'yi sevenlere göre o, edebiyatımızın hiç birşeyini reddetmeden seven ve üzerine düşünüp yazan bir yazar. (Kesinlikle doğru bir saptama olduğunu kendi adıma söyleyebilirim.)
- "Bir yol açma gayreti verip de o yolda can vermiş insanlar beni ilgilendirdiler. Güncel hayatı yazmaktan vazgeçip edebiyatın içinden hikayeler yazmaya karar verdim."
- Türkçe çok geniş kullanımı olan bir dil. Dile karşı ilgisizlik o kadar fazla ki o sebeple az kelimeyle konuşuyoruz. Dil asla siyasi bir gösterge olmamalı Yeni kelimeleri de eski kelimeleri de severek kullanıyorum, diyor Selim İleri.
- Ne yazık ki ilk kitaplarında kendisi de sözcük sansürü uyguladığını itiraf ediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder