Çirkinlikten Bilgeliğe



Gergedan Kitabevi'nde 2 Aralık'ta başlayan edebiyat atölyemiz bu hafta başında iki haftalık bir tatile girdi. Hem dinleneceğiz hem de önümüzdeki dönemde okuyacağımız kitapları acele etmeden okuyacağız. Geçtiğimiz yedi hafta boyunca Avrupa Edebiyatının pek bilinmeyen sularında dolaştık. Gergedan Atölye'de her dönem için, okuyacağımız kitapların birinden hepsine yakışacak bir isim bulmaya çalışırım. Biraz kitapların genel karakterini, biraz dönemi, biraz yazarın ruh halini anlatan bir cümle olmasına dikkat ederim. Geçen dönemin ismini ilk kitabımız Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nden almıştım:
Dünya Öyle Çirkindi ki 
Okuduğumuz kitaplara da şöyle bir göz atmak ister misiniz?


Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Milan Kundera
Kundera, tüm eserlerinde olduğu gibi bu en bilinen romanında da karşıtlıklardan yola çıkarak bir aşk hikayesi ekseninde hayatı sorguluyor. Diğer yandan yazarın sesini duyduğumuz bölümler var ki bu satırlarda da yazın, edebiyat ve hayat üzerine kendi seçimleri ve yorumlarıyla metni zenginleştiriyor.
Roman boyunca karakterlerin seçimleri, kendileriyle hesaplaşmaları varoluşla kategorik anlaşmanın yapıldığı anlar olarak karşımıza çıkıyor. İşte bu anlarda karakterler "kitsch"e teslim oluyorlar, hafifiliyor ve kendilerini inandırdıkları sığ hikayelerle kuşkucu bireyin yüklenmesi gereken tüm ağırlıklardan azade mutlu yaşıyorlar. Varoluş roman boyunca sadece hafiflik ve ağırlık kavramlarıyla değil, ruh ve beden ikiliği üstünden de inceleniyor.
Romanın tadına varabilmek için Nietzsche, Parmenides, Descartes'ten yola çıkıp Kafka'da soluklanarak Platon ve Herakleitos ile selamlaşarak okumaya devam edin ve Beethoven, The Beatles, Dvorak, Janacek dinleyerek sona ulaşın.

Ferdydurke, Witold Gombrowicz
Oldukça zor, parçalı bir metindi, daha iyi anlayabilmek için yazarı da daha iyi tanımak gerekiyor.  Ferydurke, tersten anlatışmış bir hikaye, bir anti-bildungsroman gibi. Otuz yaşlarındaki bir adamın gerçeküstü bir algıyla ergenliğe dönüşünü anlatırken, aslında bütün olmaya çalışan bireyin acılar, aidiyetsizlik, yalnızlık karşısında nasıl daha çok parçalandığını ilginç bir biçimde anlatıyor. Okuması zor, anladıkça hayranlık uyandıran bir roman.

Katalin Sokağı, Magda Szabo
Szabo'nun hem yumuşak hem de vurucu bir dili var. Katalin Sokağı kırk yıllık bir dönemi seçilmiş zaman kesitleriyle hiç boşluğa düşmeden anlatıyor. Metinde iki farklı bakış açısı kullanılmış, bu da okurun anlatıyı farklı yönlerden görmesini ve metnin içine daha iyi girmesini sağlıyor. Çevirinin de çok başarılı olduğunu ekleyeyim. İkinci Dünya Savaşını, birbiriyle komşu üç aile ve bireyler üzerinden ayrıntılara girmeden anlatan bir roman.

Jakop von Günten, Robert Walser
Robert Walser okumak pek de kolay bir iş değil ama çevirmen Gül Gürtunca'nın emeği yadsınamaz. Okurken kitabın üçte ikisine kadar neredeyse çala kalem yazılmış bir günlük hissi verse de sonuna doğru aslında elinizde tuttuğunuz metnin bir bildungsroman örneği olduğunun farkına varıyorsunuz. Bilgi sahibi olma arzusundaki insanların en sonunda her tür bilgiden vazgeçişlerini anlatan, varoluşçu esinler taşıyan bir roman.

Kedi ve Fare, Günter Grass
Ergenlik çağındaki çocukların II.Dünya Savaşı sırasında Almanya'daki yaşamlarından bir kesit sunan romanda, en büyük arzusu bir palyaço olmak olan Mahlke'nin nasıl bir savaş kahramanına dönüştüğünü ve sonrasını anlatıyor. Metaforlarla yüklü bir anlatımla savaşın ve faşizmin aileler, özellikle çocuklar üzerindeki yükünü ve yıkımını anlatan güzel bir hikaye.




Cam Arılar, Ernst Jünger
Savaştan sonra kendini boşlukta bulan eski bir askerin içinde bulunduğu teknolojik çağa ayak uyduramaması; insanı değersizleştiren, hayatı kolaylaştıran yeniliklerin karşısında doğanın yitirilmesi üzerine yazılmış bir roman. Hayır, bir distopya değil ama ütopya karşıtı bir metin olduğunu söylemek mümkün.
Sanırım iyi çeviri ve editörlüğün etkisiyle de akıcı biçimde ilerliyor, kolay okunuyor.
Cam Arılar eski ile yeninin, teknoloji ile doğanın, geçmiş ile geleceğin çatışması ve çözüm arayışı olarak özetlenebilir.

Tek Bacaklı Yolcu, Herta Müller
Herta Müller’in otobiyografik öğeler taşıyan roman kahramanı Irene tüm çıplaklığı ve yalnızlığıyla var olmaya, yaşamında var olanları anlamlandırmaya çalışıyor. Vatanından sürülmüş, geldiği ülkeyi benimsemeye çabasında ama belki de ülkesi yalnızca ayağındaki ayakkabısı.
Zihni karıştıran, bildiğimiz edebiyatı allak bullak eden, şiirsel imgelerle dolu yoğun ve öyküyü çağrıştıran eksikli bir anlatım.

Kısaca, yeni bir yılın ilk günlerini geride bırakırken bir kez daha dünyanın çirkinlikleri üzerine güzel hikayeler okuduk. Kendimizi her hafta kapattığımız bu edebiyat adasının yeni kitapları da işte karşınızda...

Bu dönemin başlığı mı?

"Bilgelik Şiddete Gerek Duymaz."
- Savaş ve Barış, Tolstoy





Gergedan Kitabevi'nde 3 Şubat Pazartesi günü yeni bir döneme başlıyoruz. Rus Klasik Edebiyatının roman ve öyküleriyle geçireceğiz kış mevsimini ve baharı başka kitaplarla karşılayacağız.
Yine yedi hafta sürecek ve yedi kitap okuyacağız.
Savaş ve Barış (17 Şubat ve 24 Şubat) kitaplarımızın içinde en hacimli olanı, daha önce sosyal medyada duyurmuştum. Bize katılmak isteyenler hemen okumaya başlasınlar, derim. Bununla birlikte modern klasikler arasına girmiş iki öyküyü de aynı hafta okuyacağız.
Kitapların tarih sırasını gösteren listeyi aşağıda bulabilirsiniz.


Bu arada son kitabımız olan Doktor Jivago, şu anda bulunamıyor ama ay sonuna kadar YKY tarafından  yeniden basılacağını umuyorum. Kitabı 16 Mart tarihinde konuşacağımız için şimdilik telaşa gerek yok, Ocak sonuna kadar basılmamış olursa yerine başka bir kitap tercih edeceğiz.

Her zamanki gibi bilgi ve kayıt için...


Yorumlar

  1. Sayenizde "Bildungsroman" kelimesi ile tanıştım bu sabah yazınızı okurken:)

    YanıtlaSil
  2. Bildungsroman, Alman Edebiyatının armağanı olan bir tür.
    Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları, Goethe
    Siddartha, Hermann Hesse
    Büyülü Dağ, Thomas Mann
    Jane Eyre, Charlotte Bronte
    Büyük Umutlar, Charles Dickens
    en bilinen romanlardan ama liste oldukça uzun ;)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Hangi Şehir Hangi Hikaye