Rus Edebiyatı, Paltodan Çıkanlar



Rus Edebiyatının "Altın Çağı" olarak adlandırılan, bize Gogol, Turgenyev, Gonçarov, Tolstoy, Dostoyevski gibi isimleri ve büyük eserlerini miras bırakan, 19.yy Rusya için yalnızca edebiyatta değil birçok alanda sıçramanın görüldüğü bir dönem olmuştu. Bu büyük atılımın ardındaki Büyük Petro 1682'den 1725'e dek abisi V.Ivan ile birlikte Rusya'yı yönetirken aydınlanmanın ve batılılaşmanın da öncülüğünü yapmıştı. Edebiyatın da yükselmesini sağlayan aydınlanma,  eğitim  ve  bilim alanındaki reformlar  bir  asır  sonra  ilk  meyvelerini  vermeye  başlamıştı. Daha sonra Çariçe Yekaterina ve I.Aleksandr dönemindeki liberal politikalar, despot I.Nikolay zamanında eğitim ve köylüler hakkında yapılan kapsamlı reformlar okur yazarlığın artmasında, edebiyatın gelişmesinde, dergiciliğin ilerlemesinde de etki yaratmıştı. Bu arada Napolyon ordularına karşı kazanılan büyük zaferi de unutmamak gerekiyor. Bu dönemde edebiyat salonları, kalın edebiyat dergileri, iyi eğitimli gençlerin oluşturduğu edebiyat çevreleri gelişirken mutlakiyet rejiminden dolayı devlet  adamı  olmak,  siyasetle uğraşmak  cazibesini yitirmişti.

19.yy'da Rus Edebiyatı hızla dünya edebiyatının ayrılmaz bir parçası oldu. Lermontov ve Puşkin'den başlayarak büyük edebiyatçılar ortaya çıktı. Puşkin'in şiirleri özellikle Rus edebi dilinin gelişmesinde etkili oldu. Evgeni Onegin isimli şiir biçiminde yazılmış romanı Bronz Süvari, Bahçesaray Çeşmesi, Çingeneler adlı şiirleriyle Rus edebiyatında romantizmin önünü açtı. Yeni nesil şairler ve yazarlar için Puşkin büyük bir ustaydı. Onun ortaya koyduğu edebi gelenek Lermontov tarafından sürdürüldü.

Gogol ile Rus edebiyatı gerçekçi ve ironik bir hale bürünmeye başladı. Ölü Canlar romanı, Burun, Palto öyküleri ve Müfettiş isimli komedisiyle dünya edebiyatına unutulmaz karakterler armağan etti. Rus edebiyatındaki gerçekçiliğin ardında Batılılaşma hareketinin ülkenin tarihi ve kültürel dokusuna, sosyal yapısına uymadığına dair gözlemler yer alır. Gerçekçilik akımıyla birlikte edebiyatta psikolojik, felsefi, sosyo-politik derinlik de artmaya başladı. Nekrasov Rusya’da Kimler İyi Yaşar? eseriyle ile halkın zor ve umutsuz yaşamını aydınlatmaya çalışmıştı.

Çernişevski Ne Yapmalı? eserinde, Turgenyev ise Babalar ve Oğullar romanında  sosyal görüşlerini ortaya koymuşlardır. Dostoyevski ve Tolstoy ise Rusya’nın en büyük edebiyatçılarıdır. Karamazov Kardeşler'de Dostoyevski Rus modernleşmesinin bütün yönleriyle eleştirisini yaparken Tolstoy ise Savaş ve Barış'ta bir ulusal destan yazar. Karamazov Kardeşler'de her kahraman, Rusya’nın simgelerinden birini temsil etmiştir. Dostoyevski için kurtuluş Sosyalist Rus Ortadoksluğudur.  Dostoyevski’de rastlanan şehir hayatı, modernleşme eleştirisi Tolstoy’da daha net ve doğrudan ortaya konur. Tolstoy aforoz edilmesine sebep olan kendine özgü Hristiyanlık yorumu ile sade yaşamı, inancı, kırsal yaşamı iyiliğin merkezine koymuştur.

Ekim'de Gergedan Atölye'de Anna Karenina ve Karamazov Kardeşler okuması yaptık. Sonra Aslı Kotaman ile yaptığımız Edebiyattan Sinemaya Rus Uyarlamaları etkinliğiyle bu sezonun Rus Edebiyatı defterini kapatırken buraya da bir özet bırakmak istedim.


Anna Karenina'ya, Raskolnikov'a, Bazarov ya da Karamazovlar'a bakınca karakterlerin ortak özelliklerinin ait oldukları toplumsal sınıfla çatışmaları olduğunu görürüz. Bu çatışma bazen kahramanın kendi zamanının dışında kalmasından ya da başka bir toplumsal sınıfa özgü düşünce ve davranışlara eğilim göstermesinden kaynaklanır. Nedeni ne olursa olsun kahraman yabancıdır, ötekileştirilmiştir. Bu açıdan bakıldığında olay örgüsünün merkezindeki kahraman olan Anna Karenina ve Dimitri Karamazov aslında genel kahraman tanımından uzakta birer anti-kahraman olarak karşımıza çıkarlar. 

Tolstoy Anna Karenina'da farklı aile yapılarını, kırsal ve kentsel yaşamı, kadın ve erkeğin toplumsal konumunu, Rus aile yaşamında çocukların yerini, soylular arasında kadına ve erkeğe uygulanan farklı değer yargılarını ortaya koyar. Bana göre bazılarının dediği gibi Anna'yı ahlakçı bir yargıyla öldürmemiştir. Anna'yı sever ama romanın epigrafında da belirttiği gibi Anna kendisine yapılanların öcünü almak istediği için intiharı kaçınılmazdır. Bize at yarışı, doğum sonrası depresyon v.b. pek çok sahnede bunu sezdirir. Çünkü Anna kocası dışında kimse tarafından affedilmek istemez, aşık olduğu için suçlu olduğunu düşünmez. İstasyona doğru giderken hayatındaki iki Aleksei'yi birleştirebilmeyi diler, birinde aşkı diğerinde saygınlığı bulmuştur. İmkansız bir arzunun peşindedir, hayattan, kendisini tümüyle ellerine bıraktığı ve onun ellerinde örselendiği Vronski'den, karısına merhamet etmeyen Karanin'den intikam almanın yolu onlara mutsuz hayaletini bırakmaktır. Anna ölürken bile çok güzeldir ve Tolstoy, 8 Mart 1876 tarihinde yazdığı mektupta, "Benim Anna beni bezdirdi, (....) ama bana onunla ilgili kötü şeyler söylemeyin (...) ne de olsa onu evlat edindim," der.


Dostoyevski, Karamazov Kardeşler'de Dimitri Karamazov'u merkeze alarak bütün bir hikayeyi onun çevresinde örer. Dört kardeşin her biri Rus toplumunun farklı simgelerini ortaya koyarlar. Alyoşa Rus Ortodoksluğunun simgesi olarak kurtuluş yolunu gösterir, Ivan özellikle çocukların masumiyetine rağmen karşı karşıya kaldıkları acılar ve Büyük Engizisyoncu bölümünde dinin -burada özellikle Katolikliğin- nasıl kurumsal bir yozlaşma içinde olduğunu anlatır. Ivan'ın Tanrı'ya değil de Tanrı'nın dünya üzerinde kurduğu düzene itirazı vardır. Romanın sonuna doğru Şeytan'la karşılaşması bize Faust hikayesini anımsatır. Gayrı meşru kardeşleri Smerdyakov ise herkesin bildiği ama kimsenin dile getirmediği bir gerçekle yüz yüzedir. Annesi akli dengesi olmayan, zararsız, sevilen bir kadındır ama kimse ona bir kadın gözüyle bakmazken Pavloviç her kadının cazip bir tarafı olduğunu öne sürer. Daha sonra ne olduğunu bilemesek de Smeryakov'un onun oğlu olduğuna inanırız. Ama ne o ne kardeşler ne toplum bu gerçeği asla dile getirmez, duymaz, görmez. Üstelik ne babası ne kardeşleri onu insan yerine koyar, o zavallı bir eşektir. Fyodor Pavloviç'in ölmesini istemek için dört kardeşin de geçerli nedenleri vardır. Ama nefretini, babasının kendisinin aldattığını, onu öldürebileceğini açık açık söyleyen Mitya kadar toplum önünde bu işe yakışan başka bir isim de yoktur. Dostoyevki'nin Karamazov Kardeşler'in her biri için bir roman planladığı söylenir. Ne yazık ki bu roman yayımlandıktan dört ay sonra diğerlerini yazamadan ölür. 

"Hepimiz Gogol'in Palto'sundan çıktık." sözünün Dostoyevski'ye ait olduğu söylenir. Bu yazını başlığı da bu söze göndermedir. O paltodan çıkanları, dökülenleri büyük bir sevgi ve hayranlıkla bağrımıza basmaya devam ediyoruz. Edebiyat yüzyıllardır hayatı daha iyi anlamamıza yardım ediyor ve hepimize iyi geliyor.

Rus edebiyatının yapı taşı kitaplar:

Ölü Canlar, Gogol (1842)

Oblomov, Gançorov (1859)

Babalar ve Oğullar, Turgenyev (1861)

Suç ve Ceza, Dostoyevski (1866)

Savaş ve Barış, Tolstoy (1867)

Budala, Dostoyevski (1868)

Ecinniler, Dostoyevski (1871)

Anna Karenina, Tolstoy (1875)

Karamazov Kardeşler, Dostoyevski (1879)

Diriliş, Tolstoy (1899)


Aslı Kotaman'dan Film Önerileri:

Savaş ve Barış,  Tom Harper

Dr. Zhivago, David Lean

Anna Karenina, Joe Wright

A Young Doctor's Notebook an Other Stories, Love and Death, Woody Allen

The Double, Richard Ayoade

The Lovers, James Gray


Rus Filmleri:

Potemkin Zırhlısı

Burnt by the Sun

Brother

The Barber of Siberia

Russian Ark, Sokurov

The Return, Zvyagintsev

Night Watch

The Island

How I Ended this Summer

The Postman's White Nigths

Hard to Be a God

Leviathan


Ve son olarak çağdaş Rus edebiyatından öneriler:

Mektupların Romanı, Mihail Şişkin

Böcü, Tatyana Tolstaya

Boris Akunin, Alfa'dan polisiye romanları yayımlanıyor

Evler Cinler Perdeler, Lyudmila Petruşevskaya

Puşkin Tepeleri, Sergey Dovlatov



Yorumlar

  1. Güzel bir özet olmuş. Rus edebiyatının dünyadaki yeri ayrı. Tekrar tekrar okunası eserler. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Aldatan Kadınlar ve Yazan Erkekler