Kendi Yurdunda "Öteki"

 


Öykü kitabımın duyurusunu yaptığımdan beri buraya herhangi bir not düşmeyişimin nedeni anlatacak bir şey olmadığından değil de bir türlü sıra gelmediğinden. Atölyeler, okumalar, günlük rutin, biraz sosyal hayat ve babamın bir süredir bütün aileyi allak bullak eden hastalığı derken aynı anda her yöne koşmaya çalışan, bu yüzden de olduğu yerde sayan biri gibi hissediyorum kendimi.

Dün başımdan geçen ve bana oldukça dokunan bir hikaye anlatacağım bu kez: Yayınevinin video çekimi için gittiğim Şişli'den eve dönerken metroda genç bir kadın oturdu yanıma. Kadın diğer yanında oturan adama Bakırköy'e gitmek için ne yapması gerektiğini gayet akıcı bir İngilizceyle sormaya, derdini anlatmaya çalıştı. Bu gibi durumlarda soru bana yöneltilmedikçe karışmamaya özen gösteririm. Adam İngilizce bilmediği halde Bakırköy ve Marmaray isimlerinin rehberliğinde kadının ne sorduğunu anlayarak yardım edebilmek için çırpındı. Aktarma istasyonu Yenikapı'ya geldik ve hep birlikte indik. Yürüyen merdivenlerden yukarı çıkarken adamdan almış olduğu bilgiyi doğru anlayıp anlamadığını sınamak isteyen kadın aynı soruları bu kez de bana sormaya başladı. 

Onu Marmaray'a doğru yönlendirirken nereden geldiğini sordum. İran'dan gelmiş, İngilizce öğretmeniymiş ve dün ilk iş günüymüş. Oldukça heyecanlıydı. Yenikapı kalabalığındaki kısacık muhabbetimiz Marmaray girişinde sona ermek üzereyken o da bana nereden geldiğimi sordu. Bir an durup ona baktım. Öyle şaşırdım ki anlatamam. İlk kez, neredeyse bir tokat gibi kendi yurdumda "öteki" olmanın ne demek olduğunun farkına varmıştım ama bu daha başlangıçtı. Ancak saniyeler sonra yanıt verebildim. Hiçbir yerden gelmediğimi, Türk olduğumu söyledim. Hayretle bir kez daha baktı bana, hiç Türk'e benzemediğimi, gayet iyi İngilizce konuştuğumu, Türk gibi görünmediğimi söyledi. Tren geldi, birbirimize gülümseyerek ayrıldık.

O andan beri düşünüyorum. Karşımdaki çağdaş, genç İranlı kadının yaşadığı bu ülkenin vatandaşlarından birine benzetemediği ben, kendi ülkemde kime benzer oldum? Başka türlü de sorulabilir bu soru, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı denince bir yabancının zihninde canlanan nasıl biridir?

Ben yaşadığımı anlatıp, zihnimdeki soruları sorup içimi döktüm. Bu yazının amacı ırkçı, milliyetçi, ayrımcı bir tartışma açmak değil Türkiye'de yaşayan insanların geçirdiği değişimin yönünü görünür kılmaktır. Nereden nereye...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güneş, Kum, Deniz ve Kitap

Cenk Hikayeleri - Murathan Mungan

Hangi Şehir Hangi Hikaye